GENEL DUYURU

**HOŞGELDİNİZ** BUGÜN SİZLERLE  YAZAR ... İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ İLE KARŞINIZDAYIZ. . *** *** *** NOT: RÖPORTAJ YAPTIRMAK İSTEYENLER MAİL ADRESİMİZDEN İLETİŞİME GEÇEBİLİRLER. *** TAKİPTE KALIN...

KİTABA DAİR YAYIN AKIŞI

**HOŞGELDİNİZ** Kültür ,sanat ve edebiyat konularını içerisine alan geniş çaplı bir vizyon kanalı olan cahit TV sen iyi bir insansın ve her bilginin en sağlıklısına layıksın diyerek ten faydalı bilgiler vererek size yararlı olmaya çalışacak. . *** *** *** *** KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

22 Kasım 2020 Pazar

YAZAR ELDAR BORA

1.) Sizi yazmaya iten sebep neydi?

• Ben bir sanatçı olmakla birlikte kendimi aynı zamanda iyi bir araştırmacı olarak tanımlarım.
İlgimi çeken her konuyu öncelikle aklımda hiçbir pürüz kalmayana dek, bir bilim insanı gözüyle
araştırır, sentezlerim. Bunu gerçekleştirdikten sonra, sanatçı kişiliğim devreye girer ve bu bilgileri
edebi bir üslup ile kağıda veya, bir yönetmen olarak, estetik bir bakış açısıyla sahneye dökmeyi
isterim. Bu bağlamda, yazı yazmak bana göre, zihnimdekileri aktarma yolunda her zaman etkili
ve sanatsal bir yol olarak görünmüştür. Tabii aileden gelen bir okuma sevgisi de var bende,
çocukluktan beri babamın da teşvikleri ile bilim, tarih, roman ve şiir kitapları okuyarak geçti
hayatım. Hala bile her gece yatarken baş ucumda bir kitap vardır, ki okuduğum bir kitap yoksa da
genellikle online makaleler ya da bilim ve tarih yazılarını okurum.
Beni yazı yazmaya iten de tam olarak buydu aslında.

2.) İlk kez ne zaman ve ne hakkında yazmıştınız?

• Yazmak o kadar güzel şey ki bir yazar olarak bunu zamana veya süreye sığdıramazsınız, TABİİ
SİZ DE BİR YAZAR OLARAK DAHA İYİ BİLİRSİNİZ BU DUYGUYU. Çünkü her an, her dakika, her
saniye yazıyoruz, buradaki yazı illa bir kitap olmaz, mesaj olur, haber olur, yorum olur, senaryo
olur, konuşma olur... Bunların hepsi "yazmak" aslında. Çünkü yazmak demek, bir şeyler üretmek
demek. İçinizdekileri dışa vurma ve insanlarla paylaşma duyusu! Yazmaya ne zaman başladınız
sorusunun yegane cevabı şu olabilir bence: Doğduğum gün…
Kağıda nezaman döktünüz diye sorarsanız; sanırım 15'li yaşlardaydım ve ilk kısa filmimi çekmek
istemiştim, senaryo lazımdı. Kimse ciddiye almamıştı film çekecek olmamı, bu yüzden iş başa
düşmüştü yine; kağıtla ve mürekkep kokusuyla ilk o zaman tanıştım.

3.) Yazdığınız eserlerde karakterlerde kendinizden parçalar oluyor mu?

• Bildiğiniz gibi ben genelde araştırma ve bilimsel eserler yazmaktayım, bu tarz kitaplarda tabii
ki de kendinizi anlatamazsınız, "35mm ve Öncesi Sinema" adlı eserde sinemanın tarihini ve
insanoğlunun bir şeyleri resmetme, geleceğe aktarma duyusunu, bir de sinemanın insanoğluna
olan etkilerini yazmaya çalıştım. "Astronomiden Sinemaya" adlı eserde ise ben biraz işin bilimsel
yanını ve kendi bakış açımdan uzay, bilim kurgu gibi insanlığı etkileyen şeyleri konuştum. Aslında
sorunuzun cevabı, ikinci kitabıma baktığımda "Evet" olacak! Dünya genelinde yazarların ya da
yönetmenlerin eserlerine baktığınızda bu sorunun cevabı genelde "evet"tir, çünkü biz yazarlar, yani
sanatçı kişiliğe sahip olanlar, hepimiz yazarak içimizdekileri anlatmaya çalışıyoruz. Bu da bir nevi
bizim duygularımızın dışa vuruluş şekli diyebiliriz. Çıkaracağım yeni kitap üzerine çalışıyorum.
Leonardo Da Vinci hayranı olduğumu herkes çok iyi bilir, ben de düşündüm ki, madem ilk kitapta
tarihi ve sinemayı yazdım, ikincide bilim ve sinemayı; üçüncüde ise bilim, tarih ve sinemayı
yazayım. Da Vinci, döneminin neredeyse yegâne büyük filozofu, astronomu, kâşifi, ressamı,
mimarı açıkçası sanatçı bilim insanıydı. İnsanlar bana kendini kime benzetiyorsun, dediklerinde
genellikle bir tek kişinin ismini veririm: Da Vinci.
Bu kitabımda Da Vinci'nin sinemada ve dünyadaki izlerini, tarihi, bilimi ve sinemayı
anlatacakmışım gibi gözükse de aslında sizin sorunuzda belirtildiği gibi ben kendimi anlatmış
olacağım, Da Vinci'ye olan saygımı ve o döneme olan hayranlığımı...

4.) Sevdiğiniz ve takip ettiğiniz diğer yazarlar kimlerdir?

Yeni nesil kitapları artık anlayamıyorum, sanırım bende bir sorun var! Bu yüzden genellikle
klasik eserleri tercih ediyorum. klasik dönemi zaten seviyorum, o dönemlere hayranım fakat o
kadar güzel yazılmış eserler var ki, her okuyuşunuzda yeni bir şeyler öğreniyor, farklı duygulara
bürünüyorsunuz. William Shakespeare'den tutun da Lev Tolstoy'a; Imadeddin Nesimi'den tutun da
Mikail Muşfiq'e kadar hepsini okurum, her seferinde daha da güzel birer tat, birer iz bırakır bende
bu eserler. Tabii ki yenilerden Nejat İşler'in kalemi ilgimi çekiyor ama o da dediğim gibi, bizim gibi
olmasından kaynaklı belki de, kendini anlattığı içindir...

5.) İlk kitabınızı bastırıp elinize aldığınızda ne hissetmiştiniz?

Bir yaz akşamıydı, 3 yıl önce Balat'ta oturuyordum; pencereyi açmış jazz, blues müzikleri
eşliğinde montaj yapıyordum. Aniden kapı çaldı, kargodan habersiz bir şekilde açtım kapıyı.
Habersizdim, çünkü uzun zaman önce yayınevimle anlaşma yapmıştım ve kitapların ne zaman
basılacağı konusunda net bir tarih yoktu. Kapıyı açtım ve paketi kargocudan aldıktan sonra
üzerinde Kutlu Yayınevi yazısını gördüm. O kadar heyecanlanmıştım ki... Getirdim masanın üzerine
koydum ve oturdum, o an müzik değişti ve Frank Sinatra'dan New York çalmaya başladı...
"35mm ve Öncesi Sinema" adlı kitabım basıldığında, 2 yıllık emeğimin sonucunu aldım elime. Ben
bu kitabı yazarken, okuması için sabırsızlandığım hedef kitlem vardı ve bu yazdıklarımın, onlara
ulaşabilmesi yolundaki son aşama da bittiği için çok mutluydum.

6.) Kitaplarınızın başarısı sizi tatmin ediyor mu yoksa bunu önemsemeden yazmaya devam mı
ediyorsunuz?

• Benim için önemli olan, kitabımın çok satması değil! Benim için önemli olan, kitabımın
"hedeflediğim kitle"nin yani doğru okuyucuların eline geçmesi, onlara ışık tutmasıdır. Hiçbir
eserimi "sadece ilgi görmesi için" hazırlamam. Beni tatmin eden asıl durum: Yazdıklarımın,
zihnimdekileri ne kadar doğru ve sanatsal şekilde yansıttığı ve bu yansıtılan fikirlerin ne kadar
doğru kişilerin eline geçtiğidir.

7.) Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

• Elbette. Ben Eldar Bora, Güney Azerbaycan eyaletinin Tebriz kentinde, sanatçı bir ailenin en
büyük çocuğu olarak doğdum. Yazar ve yönetmen olarak 12 senedir Türkiye'de, Azerbaycan'da ve
Avrupa'da faaliyet göstermekteyim. International Cinema Community'nin kurucusuyum.
"35mm ve Öncesi Sinema" ile "Astronomiden Sinemaya" adlı kitapların yazarıyım. Halihazırda yeni
bir kitap yazmaktayım.
Benim hayattaki önceliğim sanat ve bilimdir; yaptığım her işte sanatı ve bilimi ön planda tutar, bu
çizgide ilerlerim.

8.) Bana önerebileceğiniz bir kitap olsa hangisini önerirdiniz?

Son zamanlarda okuduğum, ancak bende çok iz bırakan bir eseri size önermek isterim. Kısa
bir kitap, 3 saatte bitirilebilir. Size ve okuyucularınıza şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabın adı "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu". Bu kitapta göze çarpan en önemli şey, kitabın bir kadın
tarafından yazılmış gibi duruyor olması, fakat aslında bu eserin yazarı "Stefan Zweig".

2 yorum:

  1. çok güzel bir söyleşi olmuş değerli üstad eldar beye ve emekleri için sayin mücahit beye teşekkürler🌺🌺🌺

    YanıtlaSil

Yapmış olduğunuz yorum için teşekkür ederiz...