GENEL DUYURU

**HOŞGELDİNİZ** BUGÜN SİZLERLE  YAZAR ... İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ İLE KARŞINIZDAYIZ. . *** *** *** NOT: RÖPORTAJ YAPTIRMAK İSTEYENLER MAİL ADRESİMİZDEN İLETİŞİME GEÇEBİLİRLER. *** TAKİPTE KALIN...

KİTABA DAİR YAYIN AKIŞI

**HOŞGELDİNİZ** Kültür ,sanat ve edebiyat konularını içerisine alan geniş çaplı bir vizyon kanalı olan cahit TV sen iyi bir insansın ve her bilginin en sağlıklısına layıksın diyerek ten faydalı bilgiler vererek size yararlı olmaya çalışacak. . *** *** *** *** KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

10 Mart 2021 Çarşamba

YAZAR GÜLHAN GENÇ

1 -  Sizi yazmaya iten sebep neydi?

Sanırım yazma isteği bende doğuştan vardı. İlkokul yıllarımdan itibaren hem konuşmayı hem de okumayı çok seven birisiydim. Okul zamanımın dışındaki tüm zamanımı kütüphanede geçirirdim. İlkokul yıllarında yazmaya olan ilgimin çok farkında değildim. Ortaokul yıllarında ise minik minik şiirler yazmaya başlamıştım. Bir de uzun uzun kompozisyonlar yazardım. Ama liseye gelince asıl istediğimin öyküler yazmak olduğunu fark ettim. Kompozisyon derslerine olan ilgim ve edebiyat öğretmenim en büyük motivasyonumdu diyebilirim. Bir süre sonra kafamın içinde hikayeler oluşmaya başladı ve kahramanlarım ‘hadi artık yaz beni’ dediğinde de ilk öykülerim yazılmaya başlamış oldu.

2 – İlk kez ne zaman ve ne hakkında yazmıştınız?

İlk kez lise son sınıfta o zamanlar performans ödevlerine yıllık ödev denirdi, edebiyat dersinden yıllık ödev için öğretmenime bir hikâye yazmak istiyorum demiştim. Rahmetli Öğretmenim de ‘Madem öyle hadi bir de yazar olarak kendini ve yazdıklarını incele’ demişti. Böylece ilk hikayemi yazmıştım. Okumak istemeyen bir çocuğun bir sabah uyandığında bütün hayatının nasıl bir anda tepe taklak olduğunu anlatmıştım. Babasının ölmesiyle tüm sorumluluk kahramanımın omuzlarına biniyordu. Hiçbir becerisi olmadığı için bir oto tamircisinin yanına çırak olarak giriyordu. Fakat patronunun hayırsız oğlu kasadakileri alıp gidince aslında hırsızlığı yapanın oğlu olduğunu biliyor ama o an kalp krizi geçirip öldüğü için suç kahramanımın üzerine kalıyordu. ‘Ben hırsız değilim!’ diye sıçrayarak uyanıyor ve yaşadığı her şeyin bir kâbus olduğunu anlıyordu. Ve elbette okulunun ve babasının nihayet kıymetini anlıyordu. O zamanlar belki izlediğim Türk filmleri ya da okuduğum kitapların etkisiyle böyle bir öykü yazmıştım. Tabi bir de şimdiki gibi bilgisayarlar olmadığı için her şeyi teksir kâğıdı dediğimiz o zamanın fotokopi kağıtlarına ya da boş kalan defterlere yazardım.

3 – Yazdığınız eserlerde karakterlerle kendinizden parçalar oluyor mu?

Bence her yazar oluşturduğu karakterlerine mutlaka kendinden bir şeyler aktarıyordur. Bu kimi zaman fiziksel kimi zaman da duygusal şeyler olabilir. Karakterlerim önce beynimin içinde şekil alır, orada yaşamaya başlarlar. Tıpkı bir film izler gibi onları anbean izlerim. Her şey hazır olduğunda ise yazarım. Sadece kendimden değil etrafımda tanıdığım eş, dost, akraba, arkadaş ya da gözlemlediğim insanları da karakterlerimle eşleştiririm. Zaten gerçek hayattan izler taşımazlarsa kahramanlar fazla hayali olurlar. Tabi bilim kurgu ya da mitolojik tarzda bir kitap yazıyorsanız o başka.  

4 – Sevdiğiniz ve takip ettiğiniz diğer yazarlar kimlerdir?

Aslında türüne göre sevdiğim ve takip ettiğim yazarlar var. Polisiyede yabancı olarak John Verdon (Aklından Bir Sayı Tut’un yazarı), yerli yazarlarımızdan Ahmet Ümit’in çıkan kitapları takibimdedir. Yine Amin Maoluf sevdiğim ve takip ettiklerimden. Elbetteki klasik kitaplar vazgeçilmezlerimdir. Tekrar tekrar baştan okurum. Yeni çıkan kitaplarında ismi kulağıma akustik geliyorsa, bir de ilk birkaç sayfası ilgimi çekmişse mutlaka okumak için şans veririm. Kalemin Gücü Platformundaki yazar arkadaşlarımın yeni çıkan kitaplarını da ayrıca takip ediyorum. Zira hepimiz ustalaşmak isteyen, az tanınan yazarlarız ve birbirimize destek vererek birbirimizin elinden tutmaya gayret ediyoruz.

5 – ilk ktabınızı bastırıp elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

İlk kitabım Kibele’nin Güncesi adlı 14 öyküden oluşan bir kitaptı. Favori Yayınlarından çıkmıştı. İlk elime aldığımda piyangodan en büyük ikramiyeyi ben kazanmışım gibi hissetmiştim. En büyük hayalim gerçek olmuştu. Gerçi hem yayınevinin ilk yazarlarından olduğum hem de kendimin ilk kitabı olduğu için iki taraf içinde acemilik zamanlarıydı. Çok eksiklerinin olduğunu şimdi daha iyi görüyorum. Ama ilk olduğu için bendeki yeri bambaşkadır.

6 – Kitaplarınızın başarısı sizi tatmin ediyor mu bunu önemsemeden yazmaya devam mı ediyorsunuz?

Yazmak benim en büyük tutkum. O yüzden de sanırım hiç kimse okumasa bile son nefesime kadar yazacağım. Kitabım başarılımı derseniz evet okuyuculardan aldığım tepkiler çok güzel. Ama yeterince okuyucusuyla buluşuyor mu derseniz maalesef kendi kitabını bastıran bütün yazarların en büyük sorunu yayınevlerinin kitabı bastıktan sonra pazarlamasıyla yeterince ilgilenmemesi. Basım işi bittikten sonra maalesef ne tanıtım ne imza günü etkinlikleri yeterli değil. Çoğunlukla da kitaplarımızı yakın çevremiz alıyor. Ancak o çemberin dışına çıkabilirse kitap yani tanımadığınız biri tarafından okunursa artı bir okuyucu kazanmış oluyorsunuz.

7 – Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Sezar’ın gururu, Veni Vidi Vici cümlesinin tarihe yazıldığı şehir, Tokat Zile’de dünyaya geldim. İlk, orta ve lise eğitimimi memleketim olan Zile’de tamamladım. Daha sonra Konya Selçuk Üniversitesi Tekstil Bölümünden tekniker olarak mezun oldum. On yıl tekstil sektöründe desen ve planlamacı olarak çalıştım. Okuma aşkım depreşince Bankacılık ve Sigortacılık Bölümünü okuyarak geçen yıl mezun oldum. Halen İstanbul’da endüstriyel mutfak sektöründe finansçı olarak çalışmaktayım. Evliyim, bir oğlum var. Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyor okuyucularımıza sevgilerimi gönderiyorum.

 

8 – Bana önereceğiniz bir kitap olsa hangi kitabı önerirdiniz?

Daniel Keyes – Algernon’a Çiçekler

Kristin Hannah – Kış Bahçesi

Kafka - Dava

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yapmış olduğunuz yorum için teşekkür ederiz...