- Kitap yazmaya nasıl başladınız?
Yazmaya olan ilgim her zaman vardı ama bir roman yazmaya Meryem’in hikayesini duyduğum anda karar verdim. Meryem’in yaşadıkları beni derinden etkiledi ve bu hikâyenin duyulması gerektiğini düşündüm. Sadece bir roman yazmak değil, aynı zamanda sesi duyulmayan kadınların sesi olmak,
“Paralı Kapının Gelini” nin de Meryem’in gerçek hayat öyküsü ile pek çok kadının yaşadığı gerçekleri edebiyat aracılığıyla anlatmak istedim.
- İlham kaynaklarınız nelerdir?
Benim en büyük ilham kaynağım hayatın kendisi,
gerçek hikayeler, yaşanmışlıklar, toplumda sesi duyulmayan insanların mücadeleleri… Bunlar beni en çok etkileyen şeyler. Paralı Kapının Gelini tamamen gerçek bir hayat hikayesine dayanıyor ve bu romanı yazarken en büyük ilhamım Meryem’in yaşadıkları oldu.
Genel olarak ise edebiyat en büyük ilham kaynağım. Klasiklerden modern eserlere kadar okuduğum her kitap, farklı bakış açıları kazanmamı sağladı.. Ama beni yazmaya yiten en önemli şey, hayatın içinden gelen gerçek hikayeler.
- Kitabınızın çeviri süreci nasıl ilerledi?
Kitabımın çeviri süreci benim için çok özel ve öğretici bir deneyimdi. Paralı Kapının Gelini’ni (Die Braut der geldverzierten Tür) Almancaya çevirirken en büyük önceliğimiz, hikayenin ruhunu ve duygusunu koruyabilmekti. Sadece kelimeleri çevirmek yeterli değil; hikayenin dokusunu, kültürel derinliğini ve duygularını da aktarmak gerekiyordu.
Bu süreçte yalnız değildim. Bir arkadaşım ve deneyimli bir Almanca öğretmeni bana destek oldu. Özellikle bazı deyimlerin ve kültürel ifadelerin Almancaya doğru şekilde aktarılması konusunda onların katkısı çok değerliydi. Türkçede derin anlamlar taşıyan bazı kelimelerin birebir karşılığı olmadığından, en doğru ifadeyi bulmak için uzun uzun düşündüğümüz zamanlar oldu. Ama kitabın iki dilde de aynı etkiyi yaratmasını istediğim için titizlikle çalıştım. Sonunda okuyuculardan gelen olumlu geri dönüşler ile tüm bu emeğin karşılığını almış oldum.
- Kitabınızın ana teması nedir?
Paralı Kapının Gelini’nin ana teması, kadınların toplumdaki yeri, geleneklerin bireyler üzerindeki baskısı ve özgürlük mücadelesidir. Bu roman, sessiz kalmaya zorlanan, kendi hayatı üzerinde söz hakkı olmayan kadınların hikayesini anlatıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkarak yazdığım bu kitap, kadınların yaşadığı eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri gözler önüne seriyor.
Kitapta, özellikle törelerin ve toplum baskısının kadınları nasıl şekillendirdiği, onların hayallerini nasıl kısıtladığı üzerinde duruyorum. Ama bu sadece bir trajedi hikayesi değil; aynı zamanda bir direniş ve umut hikayesi. Meryem’in yaşadıkları, aslında birçok kadının yaşadığı gerçeklerin bir yansıması…
Ben de bu romanla onların sesi olmak istedim.
- Kitabınızın farklı bir dilde okurlarla buluşması nasıl bir duygu?
Kitabımın farklı bir dilde, farklı bir kültürde okurlarla buluşması tarif edilemez bir duygu. Paralı Kapının Gelini’ni Almancaya çevirdiğimizde, hikayenin sadece Türk okuyucularına değil, Almanca okuyan insanlara da ulaşacağını bilmek beni heyecanlandırdı hikayem sınırların ötesine taşınmış oldu.
Almanca okurlardan gelen yorumlar, benim için büyük bir mutluluk kaynağı oldu. Birçok kişi kitabı son derece akıcı bulduğunu, çok güzel bir konuya değindiğimi belirtti. Bu tür geri dönüşler, emeklerimin karşılığını bulduğunu görmek adına çok değerli. Bir okuyucumun ‘Kitabını okudum, sesimi duyduğun için teşekkür ederim’ demesi, ne kadar doğru bir yolda olduğumu bir kez daha gösterdi bana. Dil fark etmeksizin, hikâyemin insanların kalbine dokunması benim için en büyük ödül.
- Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?
Paralı Kapının Gelini’ni yazarken karşılaştığım en büyük zorluklardan biri, duygusal yükü taşımaktı. Meryem’in hikayesi gerçek olduğu için, her kelimeyi yazarken büyük bir sorumluluk hissettim. Bu duygusal yoğunluk bazen beni zorladı.
Bir diğer zorluk ise, romanın doğru bir şekilde evrilmesini sağlamak oldu. Yazarken hikayenin gidişatını net bir şekilde görmek bazen zor olabiliyor, özellikle birden fazla karakterin iç dünyasını anlatmaya çalışırken. Bunları aşmak için ise, yazma sürecimde kendimi sürekli olarak motive ettim. Yazdıkça, karakterlerle daha fazla bağ kurdum ve hikâyenin bana göstereceği yolu takip ettim. Bir süre sonra yazma süreci, bir terapinin parçası gibi oldu ve her zorluk, beni bir adım daha ileriye götürdü.
- Okuyucularınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?
Okuyucularım için iletmek istediğim en önemli mesaj, her kadının kendi hayatı üzerinde söz hakkı olması gerektiğidir.
Paralı Kapının Gelini’ni yazarken, bir kadının kendi sesini bulması ve bu sesi duyurması gerektiğini düşündüm. Bu romanla, toplumda susturulan, görülmeyen ve değersizleştirilen kadınların hikayelerini anlattım. Kadınların kendi gücünü ve değerini keşfetmeleri gerektiğine inanıyorum.
Okuyucularımın, Paralı Kapının Gelini’ni okurken yalnızca bir hikâye dinlemekle kalmamalarını, aynı zamanda içinde bulundukları toplumda daha duyarlı ve farkındalıklı bireyler olmalarını temenni ediyorum.
8. Bize kendinizden bahseder misiniz?
Ben, aşçı olarak çalışan, okumayı ve yazmayı çok seven, 16 yıldır Almanya da yaşayan, evli ve üç çocuklu bir anneyim. Aslen Şanlıurfalıyım ama Kırşehir’de büyüdüm. Romanımda Şanlıurfa’dan Kırşehir'e uzanan bir yolculuk.