GENEL DUYURU

**HOŞGELDİNİZ** BUGÜN SİZLERLE  YAZAR ... İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ İLE KARŞINIZDAYIZ. . *** *** *** NOT: RÖPORTAJ YAPTIRMAK İSTEYENLER MAİL ADRESİMİZDEN İLETİŞİME GEÇEBİLİRLER. *** TAKİPTE KALIN...

KİTABA DAİR YAYIN AKIŞI

**HOŞGELDİNİZ** Kültür ,sanat ve edebiyat konularını içerisine alan geniş çaplı bir vizyon kanalı olan cahit TV sen iyi bir insansın ve her bilginin en sağlıklısına layıksın diyerek ten faydalı bilgiler vererek size yararlı olmaya çalışacak. . *** *** *** *** KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Mücahid Karaçınar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mücahid Karaçınar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mart 2020 Pazartesi

GÖLGELERİMİZ


Gölgelerimiz çarpışırken
Gözlerimiz güneşe karşı kör kesilir
Bakmak ne zormuş kalbin kalbine
Bir kuş çırpınsaydı yakınlarda
Bu kadar duyulmazdı bilirim
Bilirim sürtünen çakılların çıngısını
Çıltırtan uğultudan daha ötesi var
Mırıldanan sesini duysa kulaklarım
Beynimde bir iğrilti seni arar köşe bucak

21 Mart 2020 Cumartesi

SEN GELECEKSİN


Hep bir yanı kırık dökük cümleler kurdum
Umudun harfi yokmuydu satırlarımda
Biliyorum mutluluk yılda bir geçerdi kapımdan
Kavanozumdaki papatyalar kokardı odama
Kuşlar çerpik çalardı kulaklarıma
Ve yine biliyorum ki
Sen geçeceksin
Boynu bükük harfler doğrulacak
Kalemler cızırdayacak satırlarımda
Her şey seninle başlayacak biliyorum
Seninle bitecek bu ömür denen dervan

25 Şubat 2020 Salı

Yaşamak


Yakınız elbet şafaklarımızdan taşan yaş
Saç tellerimizin günden güne kırlaştığı zamana
Ellerimizin omuzlara titrek tutuşundan belli
Göz kapaklarımızda evlek evlek kırışık bir tarla
Seçilmiş değildik elbet
Yaşamak
Vakti geldiğinde
Bir yol bin yolcu uğurlar toprağa
Ah yaşamak
Kirpiklerimin nemli bir karanlığa kapandığını
Tenimin buza kesen bir berraklıkla
Gök yüzüne süzüldüğünü hissettiğimde
Her şey bitmiştir artık

31 Ocak 2020 Cuma

KİTAPLAR


Uykumu bölüştüm; sabahın ağaran yüzüyle,
Harfleri, dilimin sarkacıyla dövüştürdüm.
Manaları, göz kapaklarımda sıkıştırdım.
Yinede bitmedi;
Kitaplar... kitaplar... kitaplar...

26 Aralık 2019 Perşembe

İTİRAF EDİYORUM DOKTOR KİTABIM HAKKINDA RÖPORTAJ


İTİRAF EDİYORUM DOKTOR
Mücahid KARAÇINAR



İtiraf Ediyorum Doktor isimli kitabımı anlatacak olursak;
"Büyük itiraflarımız var kendi içimizde
Gün yüzüne çıkarmaya hazır mıyız" sloganıyla çıktığımız bu kutlu yolda;
"Reşit bir zamanın kılıfında sırlanıyor nameler
Gözler ulu orta karanlıkları kovalıyor yokluğunda
Bilirim gitmenin vakti değil yaş kemale ermişken
Bahara el veren çınarın yaprağında ufalanıyorum"
diyerekten ifade ettiğimiz dizeler sonbahara münhasır dökülen yaprakların bir nişanesi olduğu gibi asıl ismindende anlaşılacağı üzerine içimizde derpleşen duygulara bir çağrı niteliği taşıyor.
İçimize attığımız her duygu bizi olur olmadık bir hastalığın içerisine sürüklediği mağlum...
Bu yüzdendir ki en büyük acıların bir dayanağı olan göz yaşı bizi insan içerisinde güçsüz gösterdiği gibi bizim durumu kabullenip rahatlamamızı da sağlıyor.Dizelerimde belirttiğim üzere;
"Ağlamak anlatabilmektir bazen
Parmaklarının göz kenarlarında kurduğu bentte
Yıkıp geçebilmektir gözlerinle ellerinden
Yerlere rahmet gibi inen güllelerinle" ifadeleri bunu açık bir şekilde itiraf ediyor.
Bir şehri kaldırmaya bir insan yeter.Bir kağıtı kalemle lekelemeye, kömür tozuyla... Bir şehirde iken bir şehirden eden insan, içimizdeki kırıntılara aman vermeden en pervasızca zamanı kollar ve işte o zaman şekiller ve şehirler bir renge bürünür...Biz itiraflarımızdan çekinmedik dizelerimizde;
"Bu şehir boyar gözlerimi
Bu sokak lambaları dağ yamaçları
Kararan günlerin aydınlığı olur kalemim
Yıkayıp yaprakları çarşaf gibi camlara serdiğim
Açık pencerelerden gelen serinliğim
Sessizliğim olur bir nevi" diyerekten itiraf ettiğimiz ifadeler.Herşeyin bir insanla başladığının da bir nevi kanıtı...
Hepimiz yaşamın verdiği zorluklardan bir müddet arınmak için inzivaya çekiliriz.Kimi zaman bir deniz ortası diyerek ifadelerimizde;
"İnzivadayım
Bir deniz ortasında
Vapurların sirenleriyle irkiliyorum
Ve dikiliyorum geçmişin bir kenarına
Yanacak bir geçmişim yok yakacakta geleceğim diyorum
İnzivadayım
Ve hep Allah'a şükrediyorum" diyerekten en büyük itirafımızı etmişizdir kimi zaman...
Küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesi ve okullardan mahrum bırakılması son zamanlarda kadınlara yapılan şiddet ve zulme bir itiraf olarak yer alan dizeler itiraf etmeliyim ki yürekleri burkan bu insanlık dramını ifadelerimde de belirttiğim üzere;
"Sen küçüğüm hiç düştün mü
Bir babanın elinden
Bir annenin gözünden
Sokak sokak dolanıp üşüttün mü
Bir şefkat tokatına muzdarip kaldımı yanakların
Yanık bir yağmurda rahatlayıp
Tanındık bir bankta uyuttun mu
Umutları yarınları ve yakınları" diyerekten itiraf ettiğimiz dizeler kız çocuklarınında okunmasına bir nişane kadınlara yapılan şiddete hayır niteliğinde bir nevi ses ve itirafımızdır.
Farkındalık ve farklılığın bir ince çizgisidir, görmek...Örnek vermek gerekirse; tohum, sadece aralarından bir tanesi...Görmek aslında imani mertebede açılan bir anahtar.Bakmaktan çok görmeyi ifadelerimde şöyle bir kapı araladım ki,
"Gözler ki dalgalı dalların üstünde
Gözler ki masumiyetin en büyük aynası
Yetmiş bir tohum koparıldıysa dalında
Hakkın beşere büyük bir meyvesi "diyerekten artık hepimizi görmeye görülmeye çağırıyorum.
Doğduğumuz günden bu yana hepimiz uykususuz. ifadelerimde de itiraf ettiğim üzere;
"Uykususuz!
Dünü unutup,
Yarına umutlanamayacak kadar"
Duygular içimizde sırlanan bir parça, bunun en büyük delili ise geçmişimiz.Vatan toprağına kalbini dayamış her insanın bir itirafıdır bu dizeler;
"Bir şan ile süzülse bayrağımın kızıl yüzü
Ak ile dizilmiş ayı yıldızı
İçimizdeki vatan duygusu
Sönmeyecek olan bir köz içinde"diyerekten ifade ediyor.
Ömür hayatımızın en büyük gerekçesi, yaşadığımız her anın kıymetini bilmemiz gerek ama velakin ifadelerimde de belittiğim üzere;
"Kırk yararak kımıldayan bu zaman
Yetişilmeyen bir atlı
Kaygıda yüreğim secdeler uzak düşüyor artık
Artık bir ömürden yiyormuş gibi
Yaşıyorum kimi zaman"diyerek hepimizin içinde bulunduğumuz bu durumu itiraf ediyorum.
Hastalığın aman vermediği bir zamandır içimize attığımız duygular. En olur olmadık yerde yakalar bizi...

 Bu kez kitabımın ismiyle başlamak istiyorum.
İtiraf ediyorum doktor!!
"İri ufak kumları üzerime yorgan diye sermişler
Denginde çalınmış umutların hayatın orta yerinde
Kulağıma fısıldamış yılanlar böcekler
Ayrılığın merasimini
Çekilmişse kızıllığım tenimden
O deniz mavisi gözlerim karışmışsa gök yüzüne
Ruhumu beyaz çarşaflara bürüyüp
Koca bir karanlığın içinde
Dar bir tabuta hapsetmişler
Kim kıyabilir ki sevdiğine
Vicdana törpü vurulmamış yürekleriz
İncindik hep gidenler içinde
Şimdiyse ebede giden biziz
Bir kanserin sebebiyle" diyerekten itiraf ediyorum.
Hepimiz içimizde derpleşen sırlara bir kapı aralayalım.Hayatın verdiği stresten uzak kalınacak bir yer.
Kendimden bahsedecek olursak;
Özgeçmiş;

Mücahid KARAÇINAR
12 Eylül 1994 yılında Sivas'ta dünyaya geldim.İlkokulu Durdulu İlköğretim Okulu'nda Liseyi Anadolu Halil Rıfat Paşa Lisesinde bitirdim.Üniversiteyi ise Sivastan ayrı olarak Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisat Bölümünü okudum.Lise ve Üniversite yıllarında; Kafkaokur,Harf.Buruciye dergilerinde şiirlerim ve yazılarım yer aldı.Bir Şehir Arzulardım ve İtiraf Ediyorum Doktor Kitabının yazarıyım.

30 Temmuz 2019 Salı

HEPİMİZ BİR ŞEHİR ARZULADIK(Söyleşi)

Meraba ;
Adım Mücahid Karaçınar 1994 yılında Sivasta dünyaya geldim.Küçüklüğümde bu yana şiirle olan ilgim ve alakam çevreme olan duyarlılığımdan ötürü tabi değer verdiğim insanların etkisiylede olsa gerek yazma ihtiyacı duydum.Şiir kitabımın içeriğinden bahsetmek gerekirse;

Bir Şehir Arzulardım adlı kitabımın içeriğinden söz etmek gerekirse şunu söylemeliyim ki;


Lise yıllarımızın deli çağlarıydı.
Hayatımızın çeğreğini oluşturduğu kadar evinden ayrı bir şehrin kapılarını aralayacağı vakitlerden bir zamanı kolladık hepimiz.Öğrencilik hayatımıza bir adım daha gidebilmek için bir üniversite arzuladık.Aslında bir şehir arzulamıştık.

"Çayların cıngırtılarıyla uyandığı
Simitlerin taze, deniz kenarlarında dolandırıldığı
Şen şakrak martıların havada yol aldığı" Diyerekten ifade edilen; umudun, sevincin ve paylaşmanın tohumlarını nadide gönlümüze ektiği...

 Vakti gelen  her defasında ayrılığın ifadelerini ekiştirdi gönlümüze ve her veda bir nakaratla boyandı:


"Sen bir trenle gidersin
Ağır aksak tıkırtıları vurur kulaklarına
Üzerine uzanan eller yolcu eder seni
Saatin sinsi tik taklarıyla"

 Her ayrılık arzuladığımız şehrin içerisindeki yaşam mücadeleleriyle doluydu.Kendimizden çok başkalarını düşünebilmeyi öğretti bize ayrılık.
 Afrikadaki susuz çocukların  gözlerinden okunuyordu ifadeler:



"Beni yağmurlarla buluşturun
Rüzgar değsin eteklerime avucuma kar
Alıp götürsün beni sel
Beni yağmurlarla buluşturun
Burası sıcak burası çöl "

diyen ifadeler tutuşturdu bizi okuma aşkına... Çünkü okursak bazı şeylerin değişebileceğine inanmıştık.
 Kitapların o esrarengiz perdesini şu ifadelerle yer verdik:



"İki kapak arasında harfler
İçi meşe kokulu dallarda budaksız
Kömür karası her yanı desen
Göz ucu dudak arasında duraksız
Bir yolculuk bu içten içe
Dünyanın meşakkatinden uzağız
Gidiyoruz iki dudak  arası hecelerle
Göz açıp kapayınca dek"

Okur iken değerlerimizden hiç ödün vermedik!
Sancağın bağrında savrulan şerefimize:




"Sen omuzumda şeref sancağımda onur
Avuçlarımda sarkık kalbimdeki şefkat
Ey seni kızıllığın kan beyazın temizlik
Bu vatan uğruna savrulup savrulacak olan
Ay yıldızlı bayrak!"

 Darbelere tanık oldukça, kenetlendi yüreğimizde milli şuurumuz.
 Sevgiden mahrum kalmış çınarlara ses olabilmeyi arzu ettik ifadelerimizde:

"Sevgiler büyüttüm her canlıda
Candan yakın dalgalarda boğuldum
Sen vardın hep kirpik uçlarımda
Yağmurlara karıştırıp büyüttüm
Kimsenin haberi olmadan"

Gurbetin  bu çetin yolculuğunda kaldığımız odalarda dil olduk.Dilsiz olduk sevgiye kalemle en büyük ifadelerine yer verdiğimiz:


Sevgisiz bırakılan yavru kuşlar
Büyüdüğünde penguvenlere benzer çocuk
Yetmemiş kanatlarını çırpar aşka dokunmak için
Yetmemişken şefkate kalpleri
Merhametsizlere vurulur
Sevgisiz bırakılan yavru kuşlar
Büyüdüğünde
Dokunsan yıkılır çocuk
Sakınsan kaçar avuçlarından
Sefih karanlıklara"


"Şehirleri de şehir yapan içindeki insanlar" demiştik.

O zaman; "Kafanız bir şehir kadar kalabalık iken bir şiir arzulayacak kimi zaman yüreğiniz"


Teşekkür ederim...