GENEL DUYURU
Bu Blogda Ara
Mücahit KARAÇINAR
KİTABA DAİR
Etiketler
KİTABA DAİR YAYIN AKIŞI
25 Ekim 2024 Cuma
YAZAR SILA SUBAŞI
Kitap yazmaya nasıl başladınız?
Aslında bu hikaye yazı yazmayı öğrenmemle başlıyor. Yazı yazmayı öğrendiğimden beri bir şeyler yazmayı seviyordum. Sayılsal öğrencisi olmama rağmen Türkçe derslerini hep çok severdim. Sınavda kompozisyon yazma sorusu olsun isterdim. Okul çapında il çapında yazı yarışmalarına katılırdım, derecelere girdim ve birinciliklerim oldu. Çok kitap okuyordum. Aralıksız kitap okuma alışkanlığını çok önceden edindim. Bir kitap bittiğinde hemen diğer kitaba başlama alışkanlığın yani bu dediğim. Ara vermeden. Yazar olmanın yolu okuyucu olmaktan geçiyor. Kendimizi beslemenin bir çok yolu var. Bunların başında da iyi bir okuyucu olmak geliyor. Ben bir gün bir kitap yazacağımı biliyordum bu çok önceden verilmiş bir karardı benim için. Bunu gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Bu hayallerimin ötesinde bir hismiş. Yazdıklarınızın bir başkasının kalbine dokunması çok özel.
İlham kaynağınız nelerdir?
Kitap yazdığım dönemde yakınlarıma bir kesit okuduğumdaki yüzlerinden okuduğum heyecan beni çok motive ediyor. Aslında masa başına oturduğumda yazabilen bi yazarım. O an aklımı meşgul eden önemli bir işim yoksa kahvemi alıp masaya otururum ve yazmaya başlarım. Sadece çok mutluyken ve çok üzgünken yazamıyorum. Stabil rutin bi ruh halinde ilham perilerim hep omzumda oluyor diyebilirim. Her zaman daha iyisini yapmaya çalışıyorum, güzel kalbe dokunan hikayeler yazmaya çalışıyorum.
Kitabı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?
Bu bir kavuşma anı aslında. Büyük bir emek ve beklenen onca zamanın bir sonucunda büyük bir kavuşma..Çokça mutluluk, gurur ve heyecan hissettiğimi söyleyebilirim. Daha sonrasında da merak..Artık başkaları tarafından okunacak olmasından dolayı geri dönüşlerin getirdiği büyük bir heyecan ve merak var. Hepsi ama hepsi baştan sona çok tatlı bir telaş. Kitap yazmayı da, çıkma aşamasını da, bu sürecin her anını çok seviyorum. Bu yüzden diyorum ya hep, yaşadığım süre boyunca yazmakta olduğum bir kitabım olsun istiyorum.
Kitabımınızın ana teması nedir?
Hatırladığım Sonbahar; Yıldız Zamanı’nındaki karakterlerin hikayesinin devamı gibi olsa da bambaşka bir hikayeye sahip. Çok özel ve anlamlı bir hikayesi var. İnsanın seçtiği her yolda başka biri olacağını anlatıyor. İnsan seçimleri sonucunda, değişiyor ve dönüşüyor. Mizacı, gülüşü, karakteri, görünüşü her şey buna göre şekilleniyor. Temelde ana fikir bu aslında. İnsan her zaman seçtiği yolun en iyi olacağını temenni ederek seçer yolunu. Her yolun eksisi ve artısı vardır. Artısı çok olanı seçmeye çalışır. Seçmediği yolda nasıl biri olacağı ise hiç bilinmeyen bir ihtimal olarak kalacaktır. Hatırladığım sonbahar; akıcı,sıcak ve ters köşeleriyle heyecanlandıran bir kitap. Yan düşünceler olarak, herkesin kendi zamanını yaşadığı düşüncesi var. Herkese biçilen ömür farklı, herkesin sınandığı şeyler farklı. İnsan için hiçbir zaman geç değildir.
Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?
Bir kitap; birbirlerini hiç tanımayan yazar ve okuyucuyu bir araya getirir. Kalplerini birbirini ısındırır. Kitap fuarları ve imza günleri ise; bu bir araya gelişi yüz yüze yapma fırsatı sunar. Benim iki imza günüm oldu. Birisi Tüyap Kitap Fuarıydı. Her yazarın soluması gereken bir atmosfer. Çok özel bir his. Bu yıl yayınevimiz yine yer alacak ama ben maalesef vize dönemime denk gelmesinden dolayı katılamıyor olacağım. Yoğun bir sınav takvimim var ne yazık ki. İkinci kitabım sayesinde yüzlerce farklı insanla tanıştım. Okuyucularımdan çok güzel dönüşler aldım. Uygun bir zamanda bir imza gününde tekrar onlarla buluşmak istiyorum. Güzel bir imza günü planım var.
Yazma sürecinizde yaşamış olduğunuz zorluklar nelerdir?
Benim bir kitabı yazma şeklim şu şekilde oluyor. Öncelikle hikayenin başını ve sonunu planlıyorum. Okuyucu kitapta tutacak iki üç tane sağlam olay örgüsü oluşturduktan sonra, karakterlerimi oluşturuyorum. Kitabın omurgası kitabı yazmadan şekilleniyor bende kısaca. Elbette bu plana tamamen sadık kalmak mümkün değil. Eklemeler çıkarmalar oluyor. Kitap yazmak uzun bir süreç ve bu süreçte çoğu şey değişebilir. Sayfalarca yazmış olabilirsiniz ama hikaye artık akmayabilir, tıkanabilir. Bu durumda geri adım atıp hikayeye yeni bir yön vermek gerekebilir. Yazma sürecini hayata entegre etmek bence zorluğunu ortadan kaldırıyor. Şunu demek istiyorum, bazen yazamayabilirsiniz bazen yazmak yerine düşünmeniz gerekir. Bazen okumanız gerekir, bazen bazı şeyler yaşamanız gerekir. Umutsuzluğa düşmek veya vazgeçmek yerine bu süreci hayata dahil edip o şekilde yürütmek en güzeli.
Okuyuculara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Hatırladığım Sonbaharla beraber yüzlerce farklı kişiyle tanıştım. Okuyan ve dönüş yapan tüm okuyucularımın mesajlarını gözlerim dolarak okudum ve uzunca konuştuk. Gerçekten çok farklı bir mutluluktu. Önce hatırladığım sonbaharı okuyanlar ilk kitabımı merak edip onu da okumak istediler. Okuyucularımla çok kıymetli ve özel bir bağ oluşturduk. Bu hissi çok ama çok sevdim. Hepsini sevgiyle kucaklıyorum..İyi ki varlar..Daha nicelerinle buluşmayı diliyorum
Kendinizden bahseder misiniz?
Ben Sıla Subaşı, 22 yaşımdayım. Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisiyim. Makine Mühendisliğinde yan dal yapıyorum. Yıldız Zamanı ve Hatırladığım Sonbahar kitaplarının yazarıyım. İzmirde yaşıyorum.
18 Ekim 2024 Cuma
YAZAR ESMA GÜNGÖR
1)Bize kendinizden bahseder misiniz?
21 yaşındayım. Malatya'da yaşıyorum. Aslen Adıyamanlıyım. Yazarlığımın yanında, Evlilik Ve İlişki Danışmanlığı, Aile Ve Sosyal Yaşam Danışmanlığı mesleklerim de mevcut.
2)Kitap yazmaya nasıl başladınız?
Bu soru uzun uzun cevaplayabileceğim, cevaplarken de isim anarak andığım isimlere de teşekkür ederek ilerlemek istediğim bir soru. En başta beni yetiştiren annem Fatma Güngör, babam Mehmet Ali Güngör'e, ardından heyecanıma daima ortak olan, endişelerime duvar ören ablalarım Nadire Güngör Karaboğa'ya, Esra Güngör Şener'e, Sümeyye Güngör Özyiğit'e ve yine devamında eniştem İlker Özyiğit,ağabeyim Muhammed Güngör, erkek kardeşlerim İbrahim Güngör ve Ali Güngör 'e teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Yazmama ilk vesile olan kişi kalemimin ilk yönetmeni olan ilkokul öğretmenim Habibe Karakuş'tur. Mesleğinde inanılmaz derecede iyidir,ona da çok teşekkür etmek istiyorum. İlkokul 3 veya 4. Sınıfta iken hikaye konusunu işlemiştik.Habibe Hocam bizden hikaye yazmamızı istemiş ertesi gün kontrol ettiğinde yazımın ve yazdığım hikayemin çok güzel olduğunu belirtmişti. O gün öğretmenime duyduğum sevgi,hayranlık ve övgüleri oldukça heveslendirmişti beni. O zamanda o zamanın elverdiği kadar yazabiliyordum tabi ki.. Hikaye,akrostiş vs bunlardan ibaretti o zamanlar. Zaten okuma alışkanlığı kazandırmıştı en başından. Bu yolculuğumda yeri bambaşkadır ve hep öyle kalmaya devam ediyor.
Ortaokula geçtiğim zamanlarda Türkçe öğretmenim Hakan Ertürk hocam ile karşılaşmak nasip oldu. Bizlere şiir ezberlettiğini o şiirlerin yazılma sebeplerini şairlerini anlamlarını hangi satırda ne anlatılmak istendiğini dahi anlattığını hatırlıyorum. Elbette şiir ezberlemek isteğe bağlı ilerliyordu,isteyen ezberliyordu fakat Hakan hocamın bilgilerini aktarması, bizleri o bilgilerin ışığında yönlendirmesi bu yolu keyifli kılıyordu benim nazarımda.
Bir dönem en çok şiiri ezberleyerek birinci olduğumu da,birinci olduğum zaman Hakan Hocamın "sen aslında bir yandan liseye de hazırladın kendini,Edebiyatta bir zorluk yaşayacağını sanmıyorum " dediğini de hatırlıyorum. Liseyi,ortamını, Edebiyatı bile tam manasında bilmezken emin olduğum bir şey vardı:Ben lisede Edebiyat dersinde herhangi bir zorluk yaşamayacaktım.
Nasip oldu; liseye geçtim. Liseye geçişim yazmam için bir dönüm noktası diyebilirim. Özellikle de 11.sınıf. Lise 1 de iken Edebiyat dersinin bir sınavında kompozisyon ile ilgili bir soru vardı. Sınavları okuduktan sonra lise 1 de Edebiyat dersini birlikte işlediğimiz Arkın Gürbaş Hocam Esma Güngör kimdi diyerek sınıfa meraklı gözlerle bakınca ufaktan heyecanlanmıştım. O heyecanın etkisiyle "benim hocam!" demişti titreyen sesim. "Seni tebrik ederim hem kompozisyon sorusunda sıfır hatayla hem de 9. Sınıflar arasında en yüksek notu alarak birinci oldun " demişti. O gün Hakan Hocamı hatırlamıştım ve söylediklerini. Yazmaya sımsıkı sarılarak örtüyordum bu yolda düşüncelerimi,defterlere. Her zaman yazmak için ayırdığım bir defterim vardı hatta yakınlarım "sana hediye alırken aklımıza defter,kalem, kitaptan başka bir şey gelmiyor "deyip dururlardı. Lise 2 de Edebiyat dersini beraber işlediğimiz Rezzan Rüzgar hocam da diğer öğretmenlerimle aynı fikirde idi. Edebiyat dersinde başarılı olduğumu söylerdi. Ve benim için dönüm noktası olan lise 3...
Mehmet Demir hocam. Ve yine Edebiyat dersi... Lise 3 te Edebiyat dersinin ilk gününde hocamız tanışma faslından sonra hayallerimizi,hedeflerimizi sormuş ben de "hocam benim meslek hedeflerim sürekli değişkenlik gösteriyor fakat ben hangi mesleği icra edersem edeyim bir gün yazar olmak istiyorum " diyerek atmıştım yazarlık için ilk adımımı. Mehmet Hocamın kontrolü altında denemeler yazmaya başladım. Neredeyse haftada bir deneme yazıyor iki kitap bitiriyordum. Okumadan,yazmadan duramıyordum. Yine bir gün Mehmet Hocam yazdığım denemeyi kontrol ettikten sonra yanına çağırmıştı. Masasına vardığımda 7 veya 8 kağıt görmüştüm masanın üzerinde. Aradan benim kağıdımı çekip "bak bir çizik bile atmadım kontrol ederken,o kadar güzel olmuş demişti. Çok hevesle ve gururla yazıyordum. İşin ehli öğretmenlerim tarafından olumlu yorumlar ve tebrikler ziyadesiyle mesut ediyordu. 12. Sınıfta yine çok güzel bir öğretmenimle tanışmak nasip olmuştu. Nilüfer Tokcan. Edebiyat ders notlarım yüksekti ve hatta bununla ilgili şakalaşmalarımız da oluyordu. İsmini andığım tüm öğretmenlerime teşekkür ediyorum. Yalnızca Edebiyat Türkçe öğretmenlerimi anmam yeterli olmayacak. Ben bana çok şey katan ömrüme nasip olan diğer öğretmenlerim Nuray Akpınar,Emine Kaplan, Türkan Taş, Esra Özdemir, Şerife Muslu, Fethi Aslan, Mahmut Baştuğ,Hüseyin Demir, Feyyaz Ali Erdoğan,Mahmut Aktaş, Fikret İnanç Vahap Mehteroğlu 'na çok teşekkür ediyorum. Öğretmen şanstır diye bir bilinmişlik var.
Adını andığım öğretmenlerim şansın denklemindeki tüm bilinmişlikleri yıkan öğretmenlerdi. Eğitim-öğretim hayatı devam eden her öğrenciye ismini andığım öğretmenlerim misali öğretmenlerle karşılaşmalarının nasip olmasını diliyorum.
Varlıkları daim olsun.
3)İlham kaynaklarınız nelerdir?
İlham kaynağım yazdığım yaşanmış hayat hikayesini anlatan ve bu yaşananları araştırırken bilgi veren yakınlarım.
4)Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?
Kitap yazarının evladıdır. Hayatınızda çok kıymetli yeri olan bir dost misalidir aynı zamanda.Kavuşmalı ayrılık yaşadığınız bir dost... Bir süre sonra size çok güzel bir vaziyette döneceğini biliyorsunuz ve bunun heyecanıyla titriyorsunuz. Yolunu gözlediğim bir yoldu o, bambaşkaydı ona kavuşmak.
5)Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?
Kitap fuarları yazarlarla okurları buluşturan ve okuma hevesini arttıran gerek ailelere gerek okurlara gerek de yazarlara iyi gelen bir etkinliktir. Dijital ortamdan sıyrılma imkanı olarak da görebiliriz. Ve doğal olan her şey bir çok şeyden çookk daha güzeldir.
6)Kitabınızın ana teması nedir?
Gerçek yaşanmış bir hayat hikayesi. kitabımın arkasında belirttiğim gibi.
7)Yazma sürecinde karşılaştığınız zorluklar nedir ve bunlarla nasıl başa çıkarsınız?
Yazmak;biz yazarlar için zorlu bir süreç değil elbette. Yazmak biz yazarlar için şifa barındıran, bizi kendimize getiren bir bağımlılıktır.
Yalnızca ufak bir detay var. Zaman vermek. Zaman geçtikçe güncellemeler yapmak, yeri geldiğinde sil baştan başlamak.
Ve bir de Bu süreçte dışarıda kalanlar ve eleştirilerinden ziyade alaycı tavırları bir tık sinir bozabiliyor. Otomatik klavye ile mesaj yazamayan insanlar kitabımla alay etmişlerdi ve henüz kitap basım aşamasındaydı. Ve ben kendimi bildiğim kendime inandığım için bu yolda emin adımlarla ilerledim, bu yolun bitiminde duran Kitabımın satırlarındaki çiçekli bahçelerde gezinip duruyorum şimdi.
8)Okurlarınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?
Hem kitabım için hem genel anlamda iletmek istediğim mesajlar var okuyucularıma.
Bence Okumak, yazarın davetine icabet etmektir. Yazmak, davet etmektir. Davetime icabetiniz için teşekkür ediyorum Kitabım sizleri çok şaşırtacak bir kitap. Ve kitabın sonunda "vay be!" diyeceğinizi hissediyorum. Umarım hislerimde yanılmam. Ve Umarım Alın Yarası sizler için güzel bir yolculuk olur.
Ve siz değerli okuyucularıma iletmek istediğim bir diğer mesajım;
Ne olursa olsun, kim ne derse desin daima kendiniz için hayaller kurun ve daima kendinizi o hayallerin gölgesinde kanat çırparken görmek için çaba gösterin. Her şey bazen yolunda gitmez ama bizler hiç olmasa da bizim için her şey olan hayallerimizin yolundasağlam adımlarla ilerleyelim . Her şey geçicidir. Başarının lezzeti kalıcı bir imzadır. ALLAH tan hepimiz için sağlıklı uzun hayırlı ömürler ve ölümler diliyorum. Özellikle bu dönemde Kız çocuklarımız ve kadınlarımız için. Sevgilerimle...
Röportajınız için teşekkür ediyorum, varlığınız daim olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)