GENEL DUYURU

**HOŞGELDİNİZ** BUGÜN SİZLERLE  YAZAR ... İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ İLE KARŞINIZDAYIZ. . *** *** *** NOT: RÖPORTAJ YAPTIRMAK İSTEYENLER MAİL ADRESİMİZDEN İLETİŞİME GEÇEBİLİRLER. *** TAKİPTE KALIN...

KİTABA DAİR YAYIN AKIŞI

**HOŞGELDİNİZ** Kültür ,sanat ve edebiyat konularını içerisine alan geniş çaplı bir vizyon kanalı olan cahit TV sen iyi bir insansın ve her bilginin en sağlıklısına layıksın diyerek ten faydalı bilgiler vererek size yararlı olmaya çalışacak. . *** *** *** *** KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...

Röportaj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Röportaj etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2024 Salı

ŞAİR KEVSER ÖZDAMAR

1.Kitap yazmaya nasıl başladınız?


Yayınlanan kitabım bir şiir kitabı. Şiiri kendimi bildim bileli yazıyorum. Bunları kitaplaştırarak yayınlamanın benim için her ne kadar erken olduğunu düşünsem de insanın bardağı dolunca taşacak yer arıyor. Eserlerimizi kitaplaştırma isteği de sanırım bundan kaynaklanıyor. Bunun dışında bir de öykü kitabı niyetim var. Öykü, şiir gibi sadece ilhamın gelmesini bekleyen bir tür değil. Üzerinde çalışılabilecek, vakit harcanarak güzelleştirilebilecek bir başlık. Bu sebeple öykükitabımın daha önce çıkmasını istemiştim hep. Fakat kader adımızı şiirle birlikte yazmış.

 

2.Yazarken tıkandığınız noktalarda kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?


Endişelenmemek, verebileceğim ilk tavsiye olurdu. Çünkü tıkanma dediğimiz noktalar dönemsel olarak kendini tekrarlar. Bazen bir an gelir geçer, bazen birkaç ay sürer. Belki ruhumuzu besleyen kaynaklar körelmiştir, belki hüznümüz demini daha almamıştır. Sebepleri sorgulamayı doğru bulmuyorum. Yalnızca endişelenmeden, bunun geçici olduğunu bilerek bu dönemlerde okumaları artırmak gerektiğini net bir şekilde söyleyebilirim. 

 

3.Kitabınızı elinize ilk aldığınızda nasıl hissetmiştiniz?


Çok da uzak bir tarih değil bu benim için. Matbaaya gittim, bir deste kitap aldım. Önceleri benimseyemedim, sanki bu kitap bir yabancınınmış gibi hissettim. Bu his bir müddet daha devam etti. Bu histen kurtulmak için kitabınızla biraz baş başa vakit geçirmeniz gerekiyor. Sonrasında sayfaları ezberledikçehangi şiirin nerede olduğunu elinizle koymuş gibi kolayca bulduğunuz zaman kitabınıza sahip çıkma dürtüsü doğuyor içinizde.

 

4.Kitabınızın ana teması nedir?


Şiir kitabı olduğu için konuların dağınık olduğunu söyleyebilirim. Ancak bir kategorizasyona gittim elbette, şiirleri Dante’nin İlahi Komedya’sından da esinlenerek üç başlık altında topladım; Inferno/Cehennem, Purgatorio/Araf, Paradiso/Cennet. En sonuna ise Anekdotlar ismini verdiğim, hiçbir şiire sıkıştıramadığım dizelerden oluşan bir bölüm ekledim. Burada da Ferit Edgü’nün Çığlık kitabının son bölümünden esinlendiğim söylenebilir. Tüm bunların dışında,genel bir eleştiri olarak da bunu çok söylüyor dostlarım, hüzün temasının her şiire bir miktar serpiştirildiğini söyleyebilirim.

 

5.Yazma sürecinde kullandığınız teknikler nelerdir?


Şiir adına konuşacak olursam genellikle serbest şiir yazmakla birlikte şiirde ahenk unsurlarını sağlayacak tüm tekniklerin kullanılması gerektiğini söyleyebilirim. Burada kafiyesinden redifine, aliterasyonundan asonansına, kimi zaman hece ölçüsü de dahil olmak üzere şiiri düzyazıdan ayırt etmemizi sağlayacak tüm tekniklerin şiirin vazgeçilmez bütününün bir parçası olduğuna inanıyorum.

 

6.Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir vebunları nasıl aşarsınız?


En büyük zorluk hayatın ta kendisi olabilir. Nitekim hayatın bir çağlayan gibi başımızdan aşağı hızla dökülüşü esnasında bu akışa kapılıp yazma sürecinden savrulabiliyoruz. Böyle zamanlarda bir durup nefes almak, gündelik hayatın stresinden yazma süreciyle soyutlanabileceğimizi hatırlamak çok faydalı oluyor. Bunun dışında tıkanma ya da ilhamın kesilmesi gibi durumlar olduğunda da endişelenmemek ve okumaları artırarak heybemizi doldurma sürecine girmek gerektiğinden bahsetmiştim.

 

7.Okuyucularınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?


Daha çok hüzün ve karamsarlık başlığı altında aldığım eleştirilere bir yanıt niteliğinde şunları söyleyebilirim;edebiyat, acıdan kurtuluşun bir yolu değil, kimi zaman acının ta kendisi olabilir. Çünkü yazma sürecindeki insan, karşısındaki kağıtlara aslında kendini yazmaktadır. Yazma esnasında kendisiyle baş başa kalmış, kimseye açamadığı sırlarını birtakım imgelere bezeyerek satırlara dökmüştür. Yazarın kendisiyle yüzleşme sürecinin ağırlığı, okurlarda da satırlarda kendini bulma esnasında oluşur. Burada yazar ve okur, ortak bir derdi sırtlandığından birbirlerini anlama yoluna giderlerse elbette eserin verimliliği o derecede artacaktır.

 

8.Bize kendinizden bahseder misiniz?


Tabii ki. 2000 yılında İstanbul’da doğdum. Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezunum. Anadolu Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı eğitimime devam ediyorum. Kendimi bildim bileli şiir, deneme, öykü karalarım. Fakat bunları ciddiyete bindirmem lise yıllarımı buldu. Bu yıllarda edebiyat öğretmenim yazar Ömer Faruk Dönmez’letanıştım. Ömer hocamın idaresinde okul çaplı bir yıllık yazarlık kursu eğitimi aldım. Sonrasında öykülerimi edebiyat dergilerine göndermeye başladım. İlk yayınlanan öyküm Aşkar dergisindeydi. Yine lise yıllarımda katıldığım Sivas merkezli Türkiye geneli öykü yarışmasında birinci oldum.Zaman içinde yine Aşkar, Edebistan, Güncel Sanat, Angarya,Öykümen, Serazat, Daima Edebiyat, Deruhte, Güfte Edebiyat,BubisanatSina gibi dergilerde öykü, şiir ve denemelerimyayınlandı. Şu anda Öykümen edebiyat dergisinde yayın kurulunda editörlük çalışmalarımı sürdürüyorum.

31 Ekim 2024 Perşembe

YAZAR NESRİN TURGUT

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?

2017 senesinde Anneannenimin vefatı ile başladı yazma serüvenim. Asıl meslegim Almanca öğretmenliği, çocukluğumdan beri de çizim yapıyorum.Anneannem vefat edince o yoğun duyguyla onu anlatan bir seyler yazdım o kadar yoğundu ki duygularım kısa ve çok duygusal bir hikayeçıktı ortaya ve çizim ile birleşince bir çocuk kitabı çıkmış oldu.  

 

2. Ilham kaynaklarınız nelerdir?

Her şey olabiliyor aslında ama şimdilik çocuk kitabı yazdığım için şimdilik çocuklar diyebilirim.

 

3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hisset miştiniz ?

 

Inanılmaz güzel bir duyguydu, başardım demiştim içimden çünkü ilk kitabımı anneaneme ithaf etmiştim, onun ruhunu onurlandırmığımı düşünmüştüm.

 

       4. Kitabınızın ana teması nedir ?


            Sevgiyle yapılan her şeyin güzel olması üzerine.

 

      5. Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?


           Yazarlar için olması gereken bir ortam elbette ve mutlaka gerekli. Yazarın, kitabını,          kendisini okuyucularla buluşturduğu güzel bir ortam.

 

       6. Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?


Almanya da doğup büyümüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki Türkçe dil bilgisi üzerine fazla bilgim yoktu. Ancak zaman içinde kendimi yetiştirmeye çalıştım ve hala çalışıyorum. Yazmak, bir okyanus kadar engin ve derin öğrenmeye devam ediyorum.

 

       7. Okuyucularınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Tabi. Kitaplarımı alıp okudukları için çok teşekkür ediyorum.Şİmdiye kadar çocuklar için kitaplar yazdım ama yakında yetişkinler içinde kitaplar yazmaya başlayacağım.

 

       8.Bize kendinizden bahseder misiniz?


 Ben Nesrin Turgut Ek 1981 Almanya da doğdum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi dış ticaret mezunuyum. Almanca öğretmenliğinin yanı sıra çocuk kitapları yazarı ve çizeriyim. 2017 den bu yana 3 adet çocuk kitabım yayımlandı. Bunlar , Balli nin Sihirli Turşusu, Rananın gizemli balığı ve Balli ve kaybolan minik kirpicik.


25 Ekim 2024 Cuma

YAZAR SILA SUBAŞI

Kitap yazmaya nasıl başladınız?

 Aslında bu hikaye yazı yazmayı öğrenmemle başlıyor. Yazı yazmayı öğrendiğimden beri bir şeyler yazmayı seviyordum. Sayılsal öğrencisi olmama rağmen Türkçe derslerini hep çok severdim. Sınavda kompozisyon yazma sorusu olsun isterdim. Okul çapında il çapında yazı yarışmalarına katılırdım, derecelere girdim ve birinciliklerim oldu. Çok kitap okuyordum. Aralıksız kitap okuma alışkanlığını çok önceden edindim. Bir kitap bittiğinde hemen diğer kitaba başlama alışkanlığın yani bu dediğim. Ara vermeden. Yazar olmanın yolu okuyucu olmaktan geçiyor. Kendimizi beslemenin bir çok yolu var. Bunların başında da iyi bir okuyucu olmak geliyor. Ben bir gün bir kitap yazacağımı biliyordum bu çok önceden verilmiş bir karardı benim için. Bunu gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. Bu hayallerimin ötesinde bir hismiş. Yazdıklarınızın bir başkasının kalbine dokunması çok özel.

 İlham kaynağınız nelerdir? 

 Kitap yazdığım dönemde yakınlarıma bir kesit okuduğumdaki yüzlerinden okuduğum heyecan beni çok motive ediyor. Aslında masa başına oturduğumda yazabilen bi yazarım. O an aklımı meşgul eden önemli bir işim yoksa kahvemi alıp masaya otururum ve yazmaya başlarım. Sadece çok mutluyken ve çok üzgünken yazamıyorum. Stabil rutin bi ruh halinde ilham perilerim hep omzumda oluyor diyebilirim. Her zaman daha iyisini yapmaya çalışıyorum, güzel kalbe dokunan hikayeler yazmaya çalışıyorum. 

 Kitabı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

 Bu bir kavuşma anı aslında. Büyük bir emek ve beklenen onca zamanın bir sonucunda büyük bir kavuşma..Çokça mutluluk, gurur ve heyecan hissettiğimi söyleyebilirim. Daha sonrasında da merak..Artık başkaları tarafından okunacak olmasından dolayı geri dönüşlerin getirdiği büyük bir heyecan ve merak var. Hepsi ama hepsi baştan sona çok tatlı bir telaş. Kitap yazmayı da, çıkma aşamasını da, bu sürecin her anını çok seviyorum. Bu yüzden diyorum ya hep, yaşadığım süre boyunca yazmakta olduğum bir kitabım olsun istiyorum. 

 Kitabımınızın ana teması nedir? 

 Hatırladığım Sonbahar; Yıldız Zamanı’nındaki karakterlerin hikayesinin devamı gibi olsa da bambaşka bir hikayeye sahip. Çok özel ve anlamlı bir hikayesi var. İnsanın seçtiği her yolda başka biri olacağını anlatıyor. İnsan seçimleri sonucunda, değişiyor ve dönüşüyor. Mizacı, gülüşü, karakteri, görünüşü her şey buna göre şekilleniyor. Temelde ana fikir bu aslında. İnsan her zaman seçtiği yolun en iyi olacağını temenni ederek seçer yolunu. Her yolun eksisi ve artısı vardır. Artısı çok olanı seçmeye çalışır. Seçmediği yolda nasıl biri olacağı ise hiç bilinmeyen bir ihtimal olarak kalacaktır. Hatırladığım sonbahar; akıcı,sıcak ve ters köşeleriyle heyecanlandıran bir kitap. Yan düşünceler olarak, herkesin kendi zamanını yaşadığı düşüncesi var. Herkese biçilen ömür farklı, herkesin sınandığı şeyler farklı. İnsan için hiçbir zaman geç değildir. 

 Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz? 

 Bir kitap; birbirlerini hiç tanımayan yazar ve okuyucuyu bir araya getirir. Kalplerini birbirini ısındırır. Kitap fuarları ve imza günleri ise; bu bir araya gelişi yüz yüze yapma fırsatı sunar. Benim iki imza günüm oldu. Birisi Tüyap Kitap Fuarıydı. Her yazarın soluması gereken bir atmosfer. Çok özel bir his. Bu yıl yayınevimiz yine yer alacak ama ben maalesef vize dönemime denk gelmesinden dolayı katılamıyor olacağım. Yoğun bir sınav takvimim var ne yazık ki. İkinci kitabım sayesinde yüzlerce farklı insanla tanıştım. Okuyucularımdan çok güzel dönüşler aldım. Uygun bir zamanda bir imza gününde tekrar onlarla buluşmak istiyorum. Güzel bir imza günü planım var. 

 Yazma sürecinizde yaşamış olduğunuz zorluklar nelerdir?

 Benim bir kitabı yazma şeklim şu şekilde oluyor. Öncelikle hikayenin başını ve sonunu planlıyorum. Okuyucu kitapta tutacak iki üç tane sağlam olay örgüsü oluşturduktan sonra, karakterlerimi oluşturuyorum. Kitabın omurgası kitabı yazmadan şekilleniyor bende kısaca. Elbette bu plana tamamen sadık kalmak mümkün değil. Eklemeler çıkarmalar oluyor. Kitap yazmak uzun bir süreç ve bu süreçte çoğu şey değişebilir. Sayfalarca yazmış olabilirsiniz ama hikaye artık akmayabilir, tıkanabilir. Bu durumda geri adım atıp hikayeye yeni bir yön vermek gerekebilir. Yazma sürecini hayata entegre etmek bence zorluğunu ortadan kaldırıyor. Şunu demek istiyorum, bazen yazamayabilirsiniz bazen yazmak yerine düşünmeniz gerekir. Bazen okumanız gerekir, bazen bazı şeyler yaşamanız gerekir. Umutsuzluğa düşmek veya vazgeçmek yerine bu süreci hayata dahil edip o şekilde yürütmek en güzeli. 

 Okuyuculara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

 Hatırladığım Sonbaharla beraber yüzlerce farklı kişiyle tanıştım. Okuyan ve dönüş yapan tüm okuyucularımın mesajlarını gözlerim dolarak okudum ve uzunca konuştuk. Gerçekten çok farklı bir mutluluktu. Önce hatırladığım sonbaharı okuyanlar ilk kitabımı merak edip onu da okumak istediler. Okuyucularımla çok kıymetli ve özel bir bağ oluşturduk. Bu hissi çok ama çok sevdim. Hepsini sevgiyle kucaklıyorum..İyi ki varlar..Daha nicelerinle buluşmayı diliyorum 

 Kendinizden bahseder misiniz?

 Ben Sıla Subaşı, 22 yaşımdayım. Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisiyim. Makine Mühendisliğinde yan dal yapıyorum. Yıldız Zamanı ve Hatırladığım Sonbahar kitaplarının yazarıyım. İzmirde yaşıyorum.

18 Ekim 2024 Cuma

YAZAR ESMA GÜNGÖR


1)Bize kendinizden bahseder misiniz?

21 yaşındayım. Malatya'da yaşıyorum.  Aslen Adıyamanlıyım. Yazarlığımın yanında, Evlilik Ve İlişki Danışmanlığı, Aile Ve Sosyal Yaşam Danışmanlığı mesleklerim de mevcut. 

2)Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Bu soru uzun uzun cevaplayabileceğim, cevaplarken de isim anarak andığım isimlere de teşekkür ederek ilerlemek istediğim bir soru. En başta beni yetiştiren annem Fatma Güngör, babam Mehmet Ali Güngör'e,  ardından heyecanıma daima ortak olan, endişelerime duvar ören ablalarım Nadire Güngör Karaboğa'ya, Esra Güngör Şener'e, Sümeyye Güngör Özyiğit'e ve yine devamında eniştem İlker Özyiğit,ağabeyim Muhammed Güngör, erkek kardeşlerim İbrahim Güngör ve Ali Güngör 'e teşekkür ederek başlamak istiyorum. 
 Yazmama ilk vesile olan kişi kalemimin ilk yönetmeni olan ilkokul öğretmenim Habibe Karakuş'tur. Mesleğinde inanılmaz derecede iyidir,ona da çok teşekkür etmek istiyorum. İlkokul 3 veya 4. Sınıfta iken hikaye konusunu işlemiştik.Habibe Hocam bizden hikaye yazmamızı istemiş ertesi gün kontrol ettiğinde yazımın ve yazdığım hikayemin çok güzel olduğunu belirtmişti. O gün öğretmenime duyduğum sevgi,hayranlık ve övgüleri oldukça heveslendirmişti beni. O zamanda o zamanın elverdiği kadar yazabiliyordum tabi ki.. Hikaye,akrostiş vs bunlardan ibaretti o zamanlar.  Zaten okuma alışkanlığı kazandırmıştı en başından. Bu yolculuğumda yeri bambaşkadır ve hep öyle kalmaya devam ediyor. 
Ortaokula geçtiğim zamanlarda  Türkçe öğretmenim Hakan Ertürk hocam ile karşılaşmak nasip oldu. Bizlere şiir ezberlettiğini o şiirlerin yazılma sebeplerini şairlerini anlamlarını hangi satırda ne anlatılmak istendiğini dahi anlattığını hatırlıyorum.  Elbette şiir ezberlemek isteğe bağlı ilerliyordu,isteyen ezberliyordu fakat Hakan hocamın bilgilerini aktarması, bizleri o bilgilerin ışığında yönlendirmesi bu yolu keyifli kılıyordu benim nazarımda.
Bir dönem en çok şiiri ezberleyerek birinci olduğumu da,birinci olduğum zaman Hakan Hocamın "sen aslında bir yandan liseye de hazırladın kendini,Edebiyatta bir zorluk yaşayacağını sanmıyorum " dediğini de hatırlıyorum.  Liseyi,ortamını, Edebiyatı bile tam manasında bilmezken emin olduğum bir şey vardı:Ben lisede Edebiyat dersinde herhangi bir zorluk yaşamayacaktım. 
Nasip oldu; liseye geçtim.  Liseye geçişim yazmam için bir dönüm noktası diyebilirim. Özellikle de 11.sınıf.  Lise 1 de iken Edebiyat dersinin bir sınavında kompozisyon ile ilgili bir soru vardı. Sınavları okuduktan sonra lise 1 de Edebiyat dersini birlikte işlediğimiz Arkın Gürbaş Hocam Esma Güngör kimdi diyerek sınıfa meraklı gözlerle bakınca ufaktan heyecanlanmıştım. O heyecanın etkisiyle "benim hocam!" demişti titreyen sesim.  "Seni tebrik ederim hem kompozisyon sorusunda sıfır hatayla hem de 9. Sınıflar arasında en yüksek notu alarak birinci oldun " demişti.  O gün Hakan Hocamı hatırlamıştım ve söylediklerini. Yazmaya sımsıkı sarılarak örtüyordum bu yolda düşüncelerimi,defterlere. Her zaman yazmak için ayırdığım bir defterim vardı hatta yakınlarım "sana hediye alırken aklımıza defter,kalem, kitaptan başka bir şey gelmiyor "deyip dururlardı. Lise 2 de Edebiyat dersini beraber işlediğimiz Rezzan Rüzgar hocam da diğer öğretmenlerimle aynı fikirde idi. Edebiyat dersinde başarılı olduğumu söylerdi. Ve benim için dönüm noktası olan lise 3...
Mehmet Demir hocam. Ve yine Edebiyat dersi... Lise 3 te Edebiyat dersinin ilk gününde hocamız tanışma faslından sonra hayallerimizi,hedeflerimizi sormuş ben de "hocam benim meslek hedeflerim sürekli değişkenlik gösteriyor fakat ben hangi mesleği icra edersem edeyim bir gün yazar olmak istiyorum " diyerek atmıştım yazarlık için ilk adımımı.  Mehmet Hocamın kontrolü altında denemeler yazmaya başladım. Neredeyse haftada bir deneme yazıyor iki kitap bitiriyordum. Okumadan,yazmadan duramıyordum. Yine bir gün Mehmet Hocam yazdığım denemeyi kontrol ettikten sonra yanına çağırmıştı. Masasına vardığımda 7 veya 8 kağıt görmüştüm masanın üzerinde. Aradan benim kağıdımı çekip "bak bir çizik bile atmadım kontrol ederken,o kadar güzel olmuş demişti.  Çok hevesle ve gururla yazıyordum.  İşin ehli öğretmenlerim tarafından olumlu yorumlar ve tebrikler ziyadesiyle mesut ediyordu.  12. Sınıfta yine çok güzel bir öğretmenimle tanışmak nasip olmuştu. Nilüfer Tokcan.  Edebiyat ders notlarım yüksekti ve hatta bununla ilgili şakalaşmalarımız da oluyordu. İsmini andığım tüm öğretmenlerime teşekkür ediyorum. Yalnızca Edebiyat Türkçe öğretmenlerimi anmam yeterli olmayacak. Ben bana çok şey katan ömrüme nasip olan diğer öğretmenlerim  Nuray Akpınar,Emine Kaplan, Türkan Taş, Esra  Özdemir, Şerife Muslu, Fethi Aslan, Mahmut Baştuğ,Hüseyin Demir, Feyyaz Ali Erdoğan,Mahmut Aktaş, Fikret İnanç Vahap Mehteroğlu 'na çok teşekkür ediyorum. Öğretmen şanstır diye bir bilinmişlik var. 
Adını andığım öğretmenlerim şansın denklemindeki tüm bilinmişlikleri yıkan öğretmenlerdi. Eğitim-öğretim hayatı devam eden her öğrenciye ismini andığım öğretmenlerim misali öğretmenlerle karşılaşmalarının nasip olmasını diliyorum.
Varlıkları daim olsun. 

3)İlham kaynaklarınız nelerdir?

İlham kaynağım  yazdığım yaşanmış hayat hikayesini anlatan ve bu yaşananları araştırırken bilgi veren yakınlarım. 

4)Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz? 

Kitap yazarının evladıdır. Hayatınızda çok kıymetli yeri olan bir dost misalidir aynı zamanda.Kavuşmalı ayrılık yaşadığınız bir dost... Bir süre  sonra size çok güzel bir vaziyette döneceğini biliyorsunuz ve bunun heyecanıyla titriyorsunuz.  Yolunu gözlediğim bir yoldu o, bambaşkaydı ona kavuşmak. 

5)Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?

Kitap fuarları yazarlarla okurları buluşturan ve okuma hevesini arttıran gerek ailelere gerek okurlara gerek de yazarlara iyi gelen bir etkinliktir. Dijital ortamdan sıyrılma imkanı olarak da görebiliriz. Ve doğal olan her şey bir çok şeyden çookk daha güzeldir. 

6)Kitabınızın ana teması nedir?

Gerçek yaşanmış bir hayat hikayesi. kitabımın arkasında belirttiğim gibi. 

7)Yazma sürecinde karşılaştığınız zorluklar nedir ve bunlarla nasıl başa çıkarsınız? 

Yazmak;biz yazarlar için zorlu bir süreç değil elbette.  Yazmak biz yazarlar için şifa barındıran, bizi kendimize getiren bir bağımlılıktır. 
Yalnızca ufak bir detay var. Zaman vermek. Zaman geçtikçe güncellemeler yapmak, yeri geldiğinde sil baştan başlamak.
Ve bir de Bu süreçte dışarıda kalanlar ve eleştirilerinden ziyade alaycı tavırları bir tık sinir bozabiliyor.  Otomatik klavye ile mesaj yazamayan insanlar kitabımla alay etmişlerdi ve henüz kitap basım aşamasındaydı.  Ve ben kendimi bildiğim kendime inandığım için bu yolda emin adımlarla ilerledim, bu yolun bitiminde duran Kitabımın satırlarındaki çiçekli bahçelerde gezinip duruyorum şimdi.

8)Okurlarınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı? 

Hem kitabım için hem genel anlamda iletmek istediğim mesajlar var okuyucularıma.  
 Bence Okumak, yazarın davetine icabet etmektir. Yazmak, davet etmektir. Davetime icabetiniz için teşekkür ediyorum Kitabım sizleri çok şaşırtacak bir kitap. Ve kitabın sonunda "vay be!" diyeceğinizi hissediyorum. Umarım hislerimde yanılmam. Ve Umarım Alın Yarası sizler için güzel bir yolculuk olur.
Ve siz değerli okuyucularıma iletmek istediğim bir diğer mesajım;
Ne olursa olsun, kim ne derse desin daima kendiniz için hayaller kurun ve daima kendinizi o hayallerin gölgesinde kanat çırparken görmek için çaba gösterin. Her şey bazen yolunda gitmez ama bizler hiç olmasa da bizim için her şey olan hayallerimizin yolundasağlam adımlarla ilerleyelim . Her şey geçicidir. Başarının lezzeti kalıcı bir imzadır. ALLAH tan hepimiz için sağlıklı uzun hayırlı ömürler ve ölümler diliyorum. Özellikle bu dönemde Kız çocuklarımız ve kadınlarımız için.  Sevgilerimle...
Röportajınız için teşekkür ediyorum, varlığınız daim olsun.

16 Ekim 2024 Çarşamba

YAZAR ŞEYMA GİZİM TAŞAR

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Kitap yazmaya koçluk seansları yaparken başladım.Aldığım kısa kısa kişisel gelişim notları; rahmetli annemin: Neden kitap yazmıyorsun? Fikriyle hayat buldu…Danışanlarımın hikayeleri ve onlarla yaşadığım süreçler ve kendi yaşamsal birikimim ortaya çıkmaya karar verdi.

2. Yazarken tıkandığınız noktalarda nasıl bir yol izliyorsunuz?

İlham kaynağım Hak ve İnsan. Tüm yolculuk insandan Allah’a,Allah’tan insana. Yaptığım her işte bütünsel olmaya çalışıyorum.

3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

İlk kitabımda midemde kelebekler uçuşuyordu.Aşk gibi bir duyguydu. Çok kuvvetli bir mutluluk duygusu hem ruhen hem fiziken beni sarmıştı.Son kitabım Bir Varmış Bir Yokmuş’ta ise daha olgun fakat tatminkar bir mutluluk hakim.

4.Kitabınızın ana teması nasıl? 

Bir anne-kız ilişkisine koçluk ve tasavvuf pencerelerinden bakıyor.Ve kendi içimize dönmeye teşvik ediyor. Tüm çocuklar hayatı boyunca anne-babalarına hem sığınır hem de onlarla mücadele halinde olurlar. Bu kitapta;hem yara bandım hem yaram hikayesi işleniyor.

5.Kitap Fuarları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yazarla okuyucunun buluşması açısından oldukça verimli bulsam da aynı zamanda bir yayınevi sahibi olarak oldukça maliyetli😊

‌6.Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

Odaklanamamak ve aktarmak istediğim derinliği veremediğimi sanmak. Derin odaklanma müziklerimizi kulaklık eşliğinde dinlediğimde etkisini çok görüyorum.Hem dış dünyayla hem de zihnimdeki diğer düşünceler bağlantımı kesip yazmak istediklerime odaklanabiliyorum.

7. Okuyucularınıza vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

Bir Varmış Bir Yokmuş kadar kısa süren bu hayatta sevmenin,sevilmenin kiymetini hep bilelim.Sevgi her şeyin ilacı. Hem kendimizi sevmenin hem de hayatı sevmemizin çözmeyeceği sorun yok.

8.Bize kendinizden bahseder misiniz?

Bu dünyadan geçmekte olan bir yolcuyum.Bununla beraber BFG KOÇLUK ve Yayıncılık’ın kurucusu, Yaşam,Kariyer ve İlişki Koçu, beş kitabın yazarı ve seanslar,eğitimler veren bir kişisel gelişimciyim.Hayatımı ve hayatları bütüncül olarak daha iyi bir noktaya taşımaya aracılık ediyorum.Bilgi emanet,paylaşmamak en büyük ihanet.:)


10 Ekim 2024 Perşembe

YAZAR NİLÜFER TURAN

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Herkes gibi yazmaya 6 yaşında ilkokulda başladım. 10 yaşımdan beri de günlük tutuyordum. Tabi her gün değil de beni etkileyen bir olay olduğunda, haftalık şeklinde yazıyordum. Başlarda süslü defterlere renkli kalemlerle yazardım. Sonra baktım defter dayanmıyor. Normal deftere yazar oldum, defteri yastığımın altında saklardım. 25 yaşına gelince defterlerin hepsini yaktım. Onun haricinde uzmanlık eğitimi sürecinde, mezun olabilmek için araştırma yapmak ve tez hazırlamak zorundasınız. Bu dönemde epey makale, kitap, dergi okuyorsunuz. Hali hazırda yayımlanmış tezim var. Bu birikim Afyon'a geldiğimde neden bir de şiir kitabım olmasın diye düşünmeme ve yazdıklarımı derli toplu hâle getirmeme vesile oldu. 
2. Yazarken tıkandığınız noktalarda nasıl bir yol izliyorsunuz?

Hayatın kendisi bana ilham oluyor. Bu yazdığım Sevgili Hayat üçüncü kitabım. Üç Dilden Beş Telden ve Canıgönülden isimli kitaplarım birer sene ara ile basıldı. Üç Dilden Beş Telden daha önce günlüklerime yazdığım şiirleri ve lise yıllarındaki Edebiyat dersinde yazdığım kompozisyonları içeren bir kitap. Aslında hatıra kalsın, bir yerde derli toplu dursun diye yazmıştım. İkinci kitabımı yazdığım dönemde ise eski eşim bey efendi ile tanışmıştık. Ondan aldığım ilhamla yazmıştım. Keza daha önce çalıştığım Aile Sağlığı Merkezinin bulunduğu mahalleye bile bir şiir yazdim. Sadece şiir üzerine bir kitap. Üçüncü kitabım Sevgili Hayat da yaşadığım olayları, tanıdığım kişileri ve onların yaşadıklarını  kurgulayıp, hayatı sorgulatan bir kitap olmasına dikkat ederek yazdım. Karakterler gerçek kişiler değil, hayal ürünü. 

3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?
Kitabı elime aldığımda çok heyecanlanmıştım. Tabi ilk kitabımın heyecanı kadar değil. Ama Sevgili Hayat'tan ümitliyim. Zira herkes şiir okumayabilir, şiir sevmeyebilir. Sevgili Hayat ilk yazdığım roman tadında kısa bir öyküdür. Herkesin kendinden bir şey bulacağı, hayatı sorgulatan, okuyucuyu sıkmadan okunabilecek bir kitap. 
4.Kitabınızın ana teması nasıl? 

Bu kitapta yeni mezun bir hemşire olan Sevgi’nin hayatından kısa bir kesit sunmaktayım, 22 yaşında yeni mezun bir hemşirenin yaşadığı mutluluk, sevinç, aşk ve üzüntü gibi güçlü duygularla hayatta tutunma mücadelesini anlatıyorum. Öğrenciliği geride bırakıp yetişkinlerin hayatına merhaba derken epey zorlansa da uyum göstermeye çalışıyor. İşte bu süreci sıkmadan öykü olarak anlatmaya çalıştım.

5.Kitap Fuarları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitap fuarları insanları kitap okumaya teşvik eden, kitaplarla buluşturan organizasyonlardır. Kitap fiyatlarının buralarda öğrenci bütçesine göre daha uygun olduğu bir gerçektir. Ayrıca yazarlarla sohbet etmek ve imzalı kitap olanağı sunması, yazar ve okuyucunun arasındaki güzel bir iletişim köprüsüdür. Ben de kitap fuarlarında okuyucularımla buluşmak isterim.

‌6.Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

Yazarken hiç zorlanmıyorum desem yeridir. Tam tersine heyecanlanıyorum diyebilirim. Gece ya da gündüz nerede ne yazacağınız belli olmuyor. O bakımdan yazma isteği geldiğinde hemen telefonuma not alırım ve o heyecanı doya doya yaşarım. Sonraki süreçte bilgisayarda yazıyorum.

7. Okuyucularınıza vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?
Okuyucularıma vereceğim özel bir mesaj yok. İlk iki kitabımda sadece yakınlarıma ulaşabildim. İnsanlar yazdığım şiirleri çocukça bulabilirler. Keza yaktığım günlüklerimdeki hatırımda kalan şiirlerden oluşuyor. Tam anlamıyla profesyonel olduğum söylenemez.

8.Bize kendinizden bahseder misiniz?

34 yaşındayım. Uzman Aile Hekimiyim. Atabey TSM de çalışıyorum. Isparta'da annemle yaşıyorum. İlköğretimi, liseyi ve üniversiteyi Isparta'da okudum. Asistanlık sürecini Aydın'da tamamladım. İlk görev yerim Afyonkarahisar Çobanlar ilçesi oldu. Sonrasında Merkez 6 Nolu ASM de calistim. 6 sene kadar Afyon'da kaldım. Bir evlilik yaptım. Boşandıktan sonra Isparta'ya tayin istedim ve şimdiki çalıştığım yere atandım.

4 Ekim 2024 Cuma

YAZAR SEDA ÖZLEM BAŞPINAR

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Çocukluğumdan beri yapı olarak çok konuşkan biri değilim. Kendimi yazarak ifade
ederdim her zaman. Bir süre sonra kağıt ve kalemin en yakın arkadaşım olduklarını fak
ettim. O gün bugündür yazmaktan hiç vazgeçmedim.

2. Yazarken tıkandığınız noktalarda nasıl bir yol izliyorsunuz?

 Yazarken tıkandığım zaman, kalemimin dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Her zaman
söylerim; “Ben kalemimi değil, kalemim beni yönlendirir.” O; ne zaman yazacağını, ne
zaman dinleneceğini iyi bilir.

3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

 İlk kitabımı elime aldığım zaman, çocuksu bir sevinç yaşamıştım ama “Mezarlıkta Senfoni”
çok farklı bir duyguydu; beklenendi, özlenendi, diğer kitaplarımın önüne geçmişti. Sanki,
ilk kitabım gibi heyecan ve sevinç duymuştum.

4. Kitabınızın ana teması nedir?

 Mezarlıkta Senfoni; birbirlerinin ruhsal boyutta ikiz ruhu olan iki kişinin, gerçek yaşamda
verdikleri mücadeleyi ve hissettikleri aşkı, yer yer şiirlerle anlattığım bir roman kitabıdır.

5. İlhan kaynaklarınız nelerdir?

 Sadece müzik.

6.Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

 Yorulup, tıkanma eşiğine gelindiği zaman, illa ki bu olacaktır; pes edip yazmaktan
vazgeçmek yerine; dinlenip, belki dinlediğiniz müziği, belki yazdığınız yeri değiştirip
yazmaya devam etmelisiniz ve her fırsatta söylediğim çok önemli bir ayrıntı; o an aklınıza
gelen sözü, cümleyi nerede olurlarsanız olun not alın. Çünkü; bir yazar, bir şair aynı sözü,
yazıyı tekrar ve aynı lezzetle yazamaz ve hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin.

7.Bize kendinizden bahseder misiniz?

Bugüne kadar üç müstakil kitabım, beş ortak projem olmak üzere sekiz eserim
bulunmaktadır. Yazarlığımın yanında, köşe yazarlğı ve editörlük ile edebiyat dünyasını
hissederek yaşayan biriyim. Kısaca; bütün dünyam, kalem ve kağıt. İçimde ki yazma aşkını
yoluma fener yaptım ve o yoldan ilerlemeye çalışıyorum.

20 Eylül 2024 Cuma

YAZAR NİDA AKARGÜL

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?


Kitaplar yalnızlığın en sadık dostu bence, okudukça yeni bir dünyaya, dünyanın başka bir penceresine açılan bir kapı… madem bu kadar çok okuyorum ve ilgim var ben neden yazmayayım düşüncesiyle başladım yazmaya ve ilk kelimeden itibaren sonunu merak ettiğim büyük bir heyecana dönüştü hevesim. kafamdan geçenleri yazdıkça hevesim arttı ve sonunda  nihayet bitirdiğimde, sonunu bildiğim halde defalarca okudum kendi kitabımı…  tam olarak böyle başladı.


2. İlhan kaynaklarınız nelerdir?


ilham kaynağım yazdığım konunun hassasiyetine olan duyarlılığı bir çok okulum bana soruyor daha önceye dayanan istismar gibi bir durumla mı karşılaştım diye benim çevremin başına gelmedi çok şükür fakat çok sık haberlerden görüyor duyuyorum herkes gibi ama sanki benim başıma gelmiş gibi içim yanıyor kavruluyordu elimden gelen tek şey bu konuyla ilgili farkındalık yaratmak adına kitap yazmaktı… Hem kendimi hem de okullarımı kendi Kalemimin yettiğince bilinçlendirebilmekti ilham kaynağım


3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?


İlk elime ulaşan kitabın hala kargo poşetini saklıyorum saklayacağım da içimde amacıma ulaşmadaki ilk adımımı atmış olmanın gururu çok belirginleşmişti kapağında sayfalarında gözlerimi gezdirirken bir şeyler başarmış olmanın coşkusuyla bir kaç damla yaş bana eşlik etmesi ile beraber herkesin eline ulaşıp fayda sağlaması adına dua ederken buldum kendimi


4. Kitabınızın ana teması nedir?

Kitabın ana teması olmuş ya da olabilecek istismar durumu söz konusuysa ailelerin çocuklarına destek olup arkalarında durmasını sağlayabilmeye teşvik etmektir biz ebeveynlerin ve bireylerin bu konuda çok fazla sorumlulugu var maalesef hemen her gün bu kötü durumu duyuyoruz iş işten geçmeden en ufak bir art niyet durumunu sezip gereken önlemi alabilmeyi niyetli insanların bir an önce cezalandırılabilmesi adına, kendi Kalemimin yettiğince aşılamak ana teması

5. Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?

Henüz ilk kitabım olduğu için yazar olarak kitap fuarına katılma şansım olmadı ama okur olarak çok keyif alarak gezdiğim hiç bilinmeyen hazineleri keşfetme hissi uyandırıyor içimde. 

6.Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

Doğrusu yazma sürecinde karşılaştığım pek bir zorluk olmadı çünkü sonunu o kadar merak ediyordum ki zorluklara pek takılmadım ama bazı bölümleri yazmakta çok zorlandım özellikle karakterim Ayşe’yle ilgili bazı durumlarda dakikalarca ağlamamın geçmesini bekledim Allah hiç kimseye hiçbir evladı istismar durumu yaşatmasın inşallah

7.Okuyucularınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Okurlarım özel olarak iletmek istediğim mesajım potansiyellerini düşünen geri çeken sınırlarını aşan hiç kimseye fırsat vermeden vicdanının rahat oldukları her konuda emin adımlarla ister koşarak isterlerse de küçük adımlarla ilerlemekten asla vazgeçmesinler.

8.Bize kendinizden bahseder misiniz?

32 yaşındayım anneyim Kahramanmaraşlıyım yakın zamanda başımıza gelen felaketten zarar gören herkese geçmiş olsun dileklerimi taziyelerimi gönderiyorum Kahramanmaraş 112’de 14 yıldır sağlık memuru olarak görev yapıyorum meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı iletiyorum beni ağırladığınız için sizlere çok teşekkür ediyorum sevgilerimle

16 Eylül 2024 Pazartesi

YAZAR EZGİ ATEŞ TOPRAK

1. Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Annem üniversitede Edebiyat Bölümünü bazı sebeplerden yarım bırakmış. İçinde hep bir ukde varmış
gibi anlatırdı. Belki ondan belki annemin bana aktardığı sanatsal genlerden edebiyata ilgim çok büyük.
Lisedeki edebiyat öğretmenim Feyza Öz’ün yüreklendirmesi sayesinde liseden beri öykü ve şiirler
yazıyorum. Üniversitede edebiyat kulüplerine katılırdım. En büyük hayallerimden biri de yazar
olmaktı. Ara ara öykü yarışmalarını takip ediyordum ama girişimde bulunmaya cesaret edemiyordum
bir türlü. Alanım da İngilizce olunca kendimi edebiyatta tam yetkin göremiyordum sanırım.
Öğrenciliğin getirmiş olduğu stres, KPSS sorunsalı, atanamama kaygısı vs. edebiyatı ikinci plana
atmama neden oldu ama asla edebiyatı bırakmadım. O süreçte üniversite son sınıfta staj yaptığım bir
okulda şair olan Türkçe öğretmeni Emrullah Bey ve de İngilizce öğretmeni Fatih Bey bana çok büyük
ilham oldular.
Çok şükür sene kaybetmeden Bilecik Pazaryeri Hilmi Duralioğlu Anadolu Lisesi’ne öğretmen olarak
atandım. Orada öğretmenlik yaparken okulumuzun tarih öğretmeni Mustafa Tarhan Yılmaz
hocamdan çok şey öğrendim. Kendisi de tarih alanında bir yazardı ve benim o süreçte rehberim ve
akıl hocamdı. Bir gün okulumuza söyleşi için davet ettiği yazar arkadaşı Mehmet Sadık Bozkurt benim
edebiyat hayatımdaki kilit taşlarından biridir. Kendisinden hem çok şey öğrendim hem de ne zaman
edebi bir konuda sorun yaşasam hemen yardımıma koşar sağ olsun. Onun vesilesiyle öykülerimi daha
bir nitelikli hâle getirmeyi öğrendim. Bana kitap çıkarma konusunda büyük ilham olmuştu ama hâlâ
tam olarak cesaretimi toplayamıyordum. O dönemde farklı önceliklerim vardı. Çocuğum olmuştu.
Edebiyata tam anlamıyla konsantre olamıyordum.
Çocukluğumdan beri kitap aşığı biriydim. Üniversitede kendi kütüphanemi oluşturmaya başladım.
Mesleğe başlayınca kişisel gelişim alanını, çocuğumla birlikte de çocuk edebiyatını tanımaya başladım.
Bilecik merkeze tayin olunca kitap okuma kulüplerine girmeye başladım ve bu da benim edebi
hayatımdaki kilit taşlarından bir diğeridir. İyi ki girdim dediğim kitap okuma kulüplerinden “Evladım
Sana Diyorum” benim ufkumu geliştiren, bana çiçek gibi dostluklar kazandıran nadide bir kulüptür.
Yanlış olmasın ama 2018 veya 2019 yılından beri “Evladım Sana Diyorum Bilecik” kulübünde aktif
şekilde yer alıyorum.
Bir gün bu kulüp vesilesiyle tanıdığım yazar Tuğba Coşkuner’i Evladım Sana Diyorum Bilecik ekibi
olarak Bilecik’e davet ettik. Konuşmamız esnasında Çocuk Edebiyatı Atölyesi açacağını, ilgileniyorsam
katılmamın iyi olabileceğini söyledi. Ben de tereddütsüz katıldım. İyi ki de katılmışım. Bu atölye benim
edebi hayatımın bir diğer kilit taşı oldu.
O süreçte bir başka güzel haber de Bilecik ESD ekibi üyesi Serpil Özlem Uçar’ın vesilesiyle Serpil
Hanım’ın da yer aldığı Küpeşte e-dergi ekibine yazar olarak kabul edilmemdi. Gönderdiğim ilk
hikayem 6 sayfa olmasına rağmen (dergilerde maksimum 2 sayfaya izin vardır normalde) Genel Yayın
Yönetmeni Hanife Artar Yalçın tarafından direkt kabul edildi. Şaşkınlık ve mutluluk içerisinde o gün
bunca yıl verdiğim emeklerin karşılığını almaya başladığımı hissettim. Kendimi yazar olarak gördüğüm
ilk yer orasıdır. Dergi ekibinden Hanife Hanım, Serpil Hanım, Reyhan Hanım ve Esma Hanım o kadar
güzel şeyler söylemişti ki zaman zaman umutsuzluğa kapıldığımda onların o sözleri benim
tazelenmeme yardımcı olur. Özgüvenimi yerine getirir. (Her ay upuzun yazılarımı sığdırmaya çalışan
Küpeşte e-dergi tasarım ekibine ve yazılarımı editleyen editör ekibine de buradan teşekkür etmek
isterim.)

Dergiye girdiğim sırada Tuğba Coşkuner okul öncesi döneme yönelik bir kitap yazma ödevi vermişti.
Hepi Topu Bir Fikir’in temelleri de orada atıldı. Daha sonrasında akrabamız Semra Ergene ablamın
vesilesiyle Editör İlknur Artuğ ile tanıştım. Kendisinden pek çok şey öğrendiğim İlknur Hanım’ın
desteğiyle kitap dosyam kitap hâline geldi. Sonra Bozüyük Bilim ve Sanat Merkezi’nde birlikte
çalıştığımız müzik öğretmeni arkadaşım Zafer Kına, kitabım için yazdığım şarkı sözlerini besteledi ve
birlikte söyledik. Nihayetinde Arete Yayınevi sahibi Ahmet Budak’ın aracılığıyla Hepi Topu Bir Fikir
yayın dünyasıyla buluştu.
Şu anda da daha nitelikli eserler vermek niyetiyle Edebiyat Fakültesinde okuyorum. Yeni projelerim
üzerine çalışıyorum ve Küpeşte e-dergisinin yanı sıra dahil olduğum Yalınayak e-dergisinde de aktif
yer almaya gayret ediyorum.
Biraz uzun anlattım ama başta eşimin, oğlumun, ailemin ve burada saydığım ve sayamadığım pek çok
insanın emeği var üzerimde. Eğer bunlardan bahsetmeseydim kendimi vefasızlık yapıyor gibi
hissedebilirdim.

2. İlhan kaynaklarınız nelerdir?

Öncelikle yazma aşkı, içimdekileri güzel bir dille dışarı aktarma ihtiyacı, sonra da oğlum. Oğlum benim
hem Küpeşte e-dergisine girmemde hem de Hepi Topu Bir Fikir’i yazmamda çok büyük rol oynadı. O
benim en büyük ilham kaynağım. Bunlara ek olarak hayatın kendisi aslında bir ilham kaynağı.
Lisedeyken durgunlaştığım sürelerde arkadaşlarıma hep ilhamı beklediğimi söylerdim. Süreç
içerisinde şunu çok iyi öğrendim ki ilham size durduk yere gelmez, siz ilhamı kovalarsınız. İlham bulma
bilinciyle bakınca etrafa zihniniz çok güzel fikirler çıkarıyor ortaya.

3. Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Kitabın basılmadan önceki süreci biraz sancılı ve bol beklemeli olduğu için o stresle ilk baktığımda bir
şey hissedemedim. Kitap sanki benim değilmiş gibi geldi. Hani bazı anneler doğum yapınca “Bu mu
şimdi benim çocuğum!” derler ya öyle bir şeydi. Sonra kitap bana ben kitaba baktıkça birbirimize
ısınmaya başladık. Sanırım kısa süreli bir “İmposter Sendromu” geçirdim. Benim onun yazarı
olduğunu kabullenmemin ardından her şey değişti. Şu an kitabıma bakmadığım onu içime sokasımın
gelmediği bir gün yok ��

4. Kitabınızın ana teması nedir?

Hepi Topu Bir Fikir dede torun ilişkisi üzerinden sabretmenin, düşünmenin, fikir üretmenin ve tabii
kitapların öneminden bahseden masal türünde bir kitap. Kitabın arkasında yer alan şarkı ile de
çocukların kitapla olan bağlarını kuvvetlendirmeyi, kitabın ana temasının akıllarında kalmasını, kitaba
ve yazarına karşı sempati duymalarını sağlamaya çalıştım.

5. Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?

Henüz taze bir yazar olarak, yazar kimliğimle bir fuara katılmadım. İnşallah yakın zamanda katılmak
nasip olur. Okur olarak katıldığımda da yazarlarla tanışmak benim için çok heyecan verici bir şeydi.
Fuarlarda yer alan, belki daha önce hiç karşılaşmadığım kitaplar keşfetmek ise çok kıymetli bir şey
benim için.

6)Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

Yazma sürecinde sürekli ilham kovalamak, okumak ve araştırmak gerekir. Kendinizi tekrar etmemeniz
açısından zihninizi yeni fikirlerle beslemeniz elzemdir. Yazdığınız tür neyse o türle ilgili pek çok şey
bilmek zorundasınızdır. Ve yazarken tam bir konsantrasyon içinde olmanız daha kaliteli bir yazı ortaya
çıkarmanızı sağlar. Tüm bunlara zaman ayırmak evli ve çocuklu bir anne için epey zorlayıcı
olabilmektedir. İşte bu noktada eşinizden, ailenizde destek görmek paha biçilemez bir şeydir.

7. Okuyucularınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

İşin mutfağını bilmeyene yapılan herhangi bir iş bazen basit, bazen değersiz gelebilir. O iş ortaya
çıkana kadar neler çekiliyor ancak işin içinde olanlar ve de onların yakınları bilir. Bu sebeple insanlara
her zaman şunu söylerim; asla yargılamayın ve de ön yargılı olmayın. Eleştirmek kolay ama bir şey
üretmek zordur. Üretene saygı duymak, o iş sevilsin veya sevilmesin herkesin boynunun borcudur.
Bununla birlikte Hepi Topu Bir Fikir çocuklara yönelik olduğu kadar aslında ebeveynlere de güzel
mesajlar barındırmaktadır. İnşallah o mesajların keşfedilmesini ve Hepi Topu Bir Fikir’in macerapesert
oyun kâşifi daha çok çocuğun gönlünde taht kurmasını çok isterim.

8. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Milli Eğitimde İngilizce öğretmeniyim. Bilecik’in Bozüyük ilçesinde yaşıyorum. Şu an Bilecik Merkez’de
çalışıyorum. Evliyim. 4 yaşında Gökdeniz adında bir oğlum var. Şarkı söylemeyi, puzzle yapmayı, kitap
okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Liseden beri hep yazıyorum ve nihayet yazar olarak
hayallerimden birini daha gerçekleştirmiş oldum. Bir yılı aşkındır Küpeşte e-Dergi’de, Mart ayından bu
yana da Yalınayak e-Dergi’de yazıyorum. Bu dergilerin yanı sıra Kapı, Kocaayak ve Fındık Burun e-
dergilerinde de hikâye ve şiirlerim yayınlandı.
Tüm bunlarla birlikte öğrenmeyi çok seviyorum. Şu an ikinci üniversite kapsamında Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda, öncelikle kendime daha sonra da velilerime ve
öğrencilerime faydalı olmak niyetiyle değişik platformlardan P4C, Aile Danışmanlığı, Yaşam Koçluğu,
NLP, Mizaç, Masal Terapisi, Çocuk Resimleri Analizi gibi eğitimler alıyorum.
“Hepi Topu Bir Fikir” benim ilk kitabım. Kitabımın baş kahramanını oğlumdan ilham alarak
oluşturdum ve kitabımı oğluma ithaf ettim. Bu sebeple manevi değeri benim için çok yüksek olan bu
kitapla yayın dünyasına açılmak paha biçilemez bir duygu. Bu süreçte kitabın editörlüğünü yapan
İlknur Artuğ’a, kitabın çizimlerini yapan Ecem Diniz’e, kitabın sonunda yer alan ve benim yazdığım
şarkı sözlerinin vokalini ve bestesini birlikte yaptığımız Zafer Kına’ya, kitabın dizgisini yaparak yayına
hazırlayan A. Eda Eroğlu’na, kitabı yayın dünyasıyla buluşturan ARETE Yayınevi sahibi Ahmet Budak’a,
son olarak da maddi manevi her zaman yanımda olan eşime, aileme ve dostlarıma çok teşekkür
ederim.

24 Haziran 2024 Pazartesi

YAZAR ZUHAL DARI

1) Kitap yazmaya nasıl başladınız?

Dünyaya gelen her insanın bir amaç uğruna geldiğini düşünüyorum. Her insan kendine has mükemmel bir fıtrat ,yaradılış ile dünyaya geliyor.  Fakat çoğu kendi yaradılış sebebini gayesini bilmeden  içinde yaşayamadığı yılların pişmanlığı, sebebini bir türlü bulamadığı içindeki boşluğun sebebini bulamadan büyük bir pişmanlık ile bu dünyadan göç edip gidiyor. Çoğu insanda farkında olsada içinde bulunduğu durum karşısında potansiyelini gerçekleştiremiyor malesef. Bende yaradılış gayemin farkındaydım ama el alem ne der diye düşünüyordum. Bu nedenle bana yazmak iyi gelse de yazdıklarım bir köşede gizli saklı duruyordu. Yazmak beni iyileştiriyordu ruhuma şifa oluyordu fakat bunu bir utanç gibi içimde saklıyordum. Ta ki yazmaktan hayallerimden vazgeçmenin acısını, kendi olarak yaşayamamanın üzüntüsü bedenimi çürütmeye başladığı o günlerde Nida ile tanışana kadar . Nida bana yaşanılan hiç bir zorluğun , acının hayallerini yaşayamamış bir insanın yaşadığı acıdan daha acı olmadığını öğretti. İşte saklı hazinelerimi o gün dışarıya çıkarmaya karar verdim. Yazdıklarım yanlız bana değil yarası olan bütün insanlara şifa olacaktı. Ben bir ışık tutacaktım arkasından yüzlerce insanlığa umut olacak,cehalete ışık yakan insan bir araya gelecekti inşallah.

2) İlham kaynaklarınız nelerdir?

İlham kaynağım toplum. Toplumda yaşanan sorunlar yanlış bilinen doğrular ve  yanlışlar .  Topluma şekil veren kadınlardır bir kadın ne kadar mutlu olursa toplum o kadar mutlu olur. Bir kadın ne kadar sağlıklı ise" ruhsal, fiziksel olarak." toplumda o denli sağlıklı olur , bir kadın ne kadar ekonomik olarak güçlüyse toplumda o kadar ekonomik olarak güçlü olur diye düşünüyorum. Bu nedenle önce yarası olan kadınları iyileştirmenin daha sonra da dini,ırkı, siyasi görüşü ne olursa olsun, içinde sevgi, merhamet ve adalet duygusunu taşıyan kadınlar ile birlikte çocuklarımıza barış içinde dünya bırakmak hayali umudu bana ilham veriyor.

3) Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Tabiki öncelikle büyük bir mutluluk ve gurur hissettim. Daha sonrasında ilk defa kendimi hafiflemiş hissettim sanki omuzlarından büyük bir yük kalkmıştı, huzurluydum. Ve en önemlisi içimde ki çocuk bana gülümsüyordu. Bu mutluluğu kelimeler ile tarif edemiyorum.

4) Kitabınızın ana teması nedir?

Ülkemizin ve bir çok ülkenin kanayan yarası çocuk gelinler;  eğitim hakları elinden alınmış psikolojik , fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddete maruz kalmış hayalleri çalınmış kadınlar. Onların yaşadıkları sorunlar ve görmezlikten ve duyulmazlıktan gelinen bu sorunların toplumu nasıl etkilediğini anlatmak isterim.

5) Kitap fuarlarını nasıl buluyorsunuz?

Kitap fuarları okuyucu ile yazarın , okumayı seven insanlar ile kitapların bir araya geldiği mutluluğu paylaştığı yer. Yıllardır bir okuyucu olarak gittiğim kitap fuarlarında farklı kitapları keşfetmek farklı dünyalara tanıklık etmenin sevincini yaşıyordum bazen geçmişten günümüze bazen geleceğe yolculuk ettiğim kendime yol arkadaşı olarak seçtiğim yazarlarla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyordum. İlk defa yazar olarak gittiğim Ankara kitap fuarında farklı bir boyuta geçmiş gibiydim daha farklı bir bakış açısı ve mutluluk vardı. Hiç tanımadığınız bir okuyucu kitabınızı almış okumuş size gönlünde bir yer vermiş ve sizi görmek için geliyor size olan sevgisini anlatıyor. Ben hem okuyucu hem de yazar olarak kitap fuarlarını seviyorum ve bu bana uzun yorucu çalışmanın ardından nefes aldığım dinlendiğim bir tatil gibi geliyor yeni yerler, yeni insanlar keşfediyorsunuz.

6) Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunu nasıl aşarsınız?

Yazma sürecinde insanların eleştirisi, alaycı bakışları ve bu yaştan sonra ne olacağını sanıyorsun diyerek motivasyonumu düşürmeleri beni çok yoruyordu. Onlardan uzaklaşıp kendim  ile baş başa kalmak istediğimde de bencillik ile suçlanıyordum. Bunu yapanlar değişime, ilerlemeye kapalı olan insanlardı . Maalesef kendini geliştirmek, değiştirmek isteyen çoğu insanın etrafı bu şekilde ki toksik insanlar ile dolu. Onların beni yorduğu zamanlarda, umutsuzluğun içine çekmek istediklerinde başarmış, zorlukların üstesinden gelmiş insanların hayatlarını araştırıyor  okuyordum.  Sonrasında gözlerimi kapatıp başardığımı hayal ediyordum. Ve kendime söz veriyordum bu cehalet zincirini kuracaksın insanların sustuklarını sen yüksek sesle söyleyeceksin diyordum.

7) Okuyucularınız iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Okuyucularıma vermek istediğim mesaj haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayın. Bugün nelerden şikayet ediyorsak, önce dönüp aynada kendimize bir bakalım ben bu yanlışın neresindeyim ve düzeltmeye önce kendimizden başlayalım. Dünyaya bir çocuk getiriyorsak o çocuğun sahibi olmadığımızın farkında olalım. Çocuklarımızı kendi ideallerimize göre değil onların yaradılış fıtratına uygun olarak yetiştirmeye özen gösterelim. Çocuklarımızı büyütürken onlar ile kuşak çatışması yaşamak yerine bizlerde kendimizi onların yaşayacağı çağa göre geliştirelim. Değişmekten, yenilemmekten korkmayalım. Sevmekten,mutlu olmaktan vaz geçmeyelim. En büyük hazinenin eğitim olduğunun farkında olalım. Çocuklarımıza miras olarak mal mülk değil, mutlu oldukları hayatlar verelim. Bir başkasını memnun etmek için değil mutlu olmak için yaşayalım.

8) Bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben Zuhal Darı 
1983 Gaziantep doğumluyum. Yirmi yedi yıllık evli beş çocuk annesiyim. Bende ülkemin çocuk gelinlerinden birisiyim.  Yıllar sonra hayatımda yaşadığım ikinci kırılma noktasından sonra eğitim hayatıma başladım. Hayallerimin arkasından gitmeye karar verdim. Bu yıl üniversite sınavına girdim inşallah Rabbim nasip ederse Sosyoloji bölümü okumayı istiyorum. Yaşanmamış bir hayatın,hayallerin arkasından üzülmek ah etmek yerine kısada olsa hayallerimin arkasından gitmeyi seçtim. Hayat yolculuğunda son durağa geldiğimde arkamda güzel izler bırakmak istiyorum.

28 Mayıs 2024 Salı

YAZAR EMEL BAYKARA

1.      Kitap yazmaya nasıl başladınız?

 

Kitap yazmaya önce okuyarak başladım. Daha küçük yaşlarda Cin Ali dahil bir çok kitabı okudum. Ortaokulda öğretmenimiz Türkçe dersinde hikâye yazmamızı istemişti. Ne yazacağımı düşünürken başımı dışarı doğru çevirdim. Ortaköy’de sahilde olan okulumuzun denizi gören penceresinden baktım ve balıkçıları gördüm. İlk öykümü o zaman yazdım. Balıkçıların geçim sıkıntısını anlattım. Daha sonra yazmaya devam ettim. Günlük tutmam da sanıyorum beni olumlu anlamda etkiledi. Kitap yazmaya başlamam yeni değildi. Her sene yazdığım dosyanın tarihi değişiyordu tabi yazdıklarım da aynı zamanda. Bir de kitabı tamamen bitiremiyordum. Özel sektörden ayrılınca zaman ayıramadığım ve cesaret edemediğim kitabı artık çıkarmalıyım dedim. Ve öylece yazmaya başladım.

 

2.       Yazarken tıkandığınız noktalarda kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?

 

Yazarken tıkandığım zaman kendime müsaade ediyorum. Duruyorum. Şartları zorlamıyorum. Zihnimin uygun zamanda tekrar yazmaya başlayacağını biliyorum. Ancak kendimi motive edecek bir takım çalışmalar da yapıyorum.  Gözlemleme, okuma, izleme bu alanlara daha çok kayıyorum. Bazı teknikleri kullanarak yaratıcılık özelliklerimi tekrar ortaya çıkarıyorum. Bu dinlenme hali, parça parça aklıma gelenleri kağıda yazmaya başlıyorum. Sonra ufaktan yazmaya başlayınca gerisi geliyor. Bir de sanırım müzik dinlemek bana çok iyi geliyor. Enerjim yükseliyor, heyecanla bilgisayar başına oturup yazmaya başlıyorum. İlk kitabı hazırlarken, hemen tarihler belirlemiştim hem başlama hem de bitirmek adına… Defterimin en başına yazı yazmakla ilgili olumlamalar ekledim. Bu olumlamaların durağan dönemlerimde beni tekrar harekete geçirdiğini söyleyebilirim. Kitabımın bitip insanlara ulaştığına dair hayalimi de defterime not ettiğim için yine bu hayalimi düşünmek yola devam etmemi sağlayan önemli faktör oldu.

Kısaca özetlemem gerekirse; hedef koymam, hayal etmem ve olumlamaları kullanmam bununla birlikte şartları zorlamam da önemli bir nokta benim için. Yazamadığımda haznenin tekrar dolmasını beklemek benim için oldukça etkili oluyor.

 

3.      Kitabınızı ilk elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

 

Bir kere kitabın bana ulaşmasını dört gözle bekledim. Kitabım elime geçtiğinde ağladım. Evet, neredeyse her sene dosyamı bir ileri tarihe atarak onu imkansız hale getirmiştim. Fakat adı gibi hayallerimi bırakmamıştım ve işte ellerimdeydi. İlk çocuğunu kucağına almak gibi bir duyguydu. Kendimle gurur duyuyordum. Çok mutluydum. Tarifsiz bir duyguydu. Yoğun duygular yaşadım. Allah’ım sana şükürler olsun dedim.  Pek çok kez kitabımı hayal etmiştim. Kapağı nasıl olur, adı ne olur, hangi yayınevinden olur? Elimde tuttuğum anları kaç kez düşlemişimdir. Bu hayal en büyük motivasyon kaynağımdı. O yüzden yılların bir birikimi ile imkânsız olmaktan gerçeğe döndü. Benimle birlikte annem ve çok yakın arkadaşım da ağladı.

 

4.      Kitabınızın ana teması nedir?

Enerjiyi doğru yönetmeyi öğrenmek. Yaşam enerjiden oluşur. Düşüncelerimiz enerjimize şekil veriyor. Enerjimiz düşüncelerimizi değiştiriyor. Nereye odaklanırsak orası büyüyor, gelişiyor. Enerjimiz çevremizi, ilişkilerimizi ve hatta iş hayatımızı etkiliyor. Birçok insan kendini şanssız ya da başarısız bulduğu için istediği hayatı yaşamıyor. Kurban psikolojisi içerisinde kısır döngüde kalarak mutsuz yaşantısına devam ediyor.  Bu kitabı yazmamdaki en önemli nedenim; okuyucunun kendi hayatını ve enerjisini eline almasıdır. Kurban psikolojisinden çıkarak, hayal ettiklerine ulaşmanın yollarını anlatıyorum.

Yaşam koçlarının bazı zamanlar başvurduğu, yaşam çarkı tekniği üzerinden giderek, birçok konun çakralarla ne kadar örtüştüğünü kitapta farklı bir bakış açısı ile vermeye çalıştım. Bakış açılarını genişletmek, yaşanılan aksaklık ve tıkanıklık olan bölümleri iyileştirmek için atılacak adımların neler olabileceğinin üzerinde durdum.

 

 

5.      Yazma sürecinizde kullandığınız teknikler  nelerdir?

 

Yazma sürecinde kullandığım teknikler; Bir kelime seçerim o kelime üzerinden diğer çağrışan kelimeleri yazarım ve mutlaka bu kelimeler bana cümleler kurdurur. Bununla birlikte zihin haritalarını kullanırım. Benzer şekilde çağrışım sistemini kullanarak yapılan özel bir çalışmadır. Zihin haritaları ile kitabımın ana taslağını çıkarırım. Şematik olarak konu başlıkları, ana başlıklar vs hepsi ortaya çıkar. Kağıt- kalem mutlaka kullanırım. Kalemlerim ve kağıtlarımın renkli ve canlı olmasına dikkat ederim. Notlar alırım.

 

6.      Yazma sürecinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?

Yazma sürecinde çok fazla zorlanmıyorum ancak bazen yazarken bir yerde tıkandığım oluyor. Bunu aşmak için de enerjisel çalışmalar yaparım, turuncu renge odaklanırım, renkli kağıtlar ve kalemler kullanırım, büyük bir kağıda zihin haritası yaparım ya da çağrışım yöntemini kullanırım. Meditasyon, müzik gibi yöntemlerle yaratıcılığı tetikleyecek çalışmalar yaparım. Çok fazla sosyalleşmekte yazma sürecini geciktirebiliyor tam tersi sosyalleşme yapmamakta bir süre sonra mutsuz edebiliyor. Yazmayı etkileyen süreçlerde disiplinli olmak önemlidir. Disiplinli ancak dengeli bir ruh halinin de önemine inanıyorum.

 

 

7.      Okuyuculara iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?

Evet, tabi bir mesajım olacak. Kitabım bir enerji ile yazıldı. Bizler de kendimize yakın ve uyumlu bulduğumuz kitaplara çekiliriz. Umarım benim kitabımda okuyucusuna doğru çekilir. Ya da okuyucusu kitaba doğru çekilir. Enerjiyi doğru kullanarak hayallerimize kavuşmak mümkün olduğunu hatırlatmak isterim. Hayallerinizi bırakmayın. Hayallerinizin peşinden gidin. Kitapta bazı örnek enerjisel çalışmalar da var. Fayda vermesi ve pozitif katkı sağlaması niyetiyle yazdım. İnşallah amacıma ulaşırım.

 

8.      Bize kendinizden bahseder misiniz?

76 doğumluyum. İstanbul’da doğdum ve  bu şehirde yaşıyorum. İşletme okudum. İşletmeyi sevdim ve alanda uzmanlık almak için yüksek lisansımı da tamamladım. 14 Yıl Otomotiv Sektöründe müşteri ilişkileri- halkla ilişkiler yetkilisi olarak çalıştım. Sektörden ayrılmadan önce Yaşam Koçluğu ve Spiritüel alanda eğitimler aldım. En önemli eğitimlerim : Nlp, Eft, Bioenerji, Kozmik enerji, Numeroloji, Enerji Davranış Uzmanlığı, Pozitif Yaşam Koçu eğitimleridir. Kişisel gelişim alanını çok sevdiğim için uzun yıllar pek çok alanda eğitimler aldım. Hepsi birbirinden kıymetli ve değerlidir