Kitabı okuyanlar,
“ Hikayeler neden hep acı ile bitiyor” diye soracaklardır. Anlatayım; Hayatın
içinden, hayatın ta kendisi olan olaylara, acılarımıza sahip çıkmamız lazım
bana göre. Acıya hakkettiği değeri vermezsek, mutlulukların da bir değeri
kalmıyor diye düşünüyorum. Eğer mutluluk mutluluksa, bunu hasrete, acıya
borçludur. O yüzden, hikayelerime bolca hüzün serptim. Umuyorum ki,
hüzünlerimiz, kitabın kapağındaki gibi, bize yeni umutlar yeşertecek, yeni
mutluluklar getirecektir.
Kitabın ismini bir
kaç kere değiştirdim. Yazdığım isimler içime sinmiyordu. Ufak bir araştırma
sonucu çok az bilinen NAKKAL ismini buldum. SEYYAH’I NAKKAL ismi kitabın
konusunu tam olarak karşılayan bir isim oldu diye düşünüyorum. Tabi takdir yine
okuyucularıma ait.
İnsanların hikayelerini dinlemek, gizli
duygularına şahit olmak, içlerinde sakladıkları acıları, hüzünleri öğrenebilmek
hep ilgimi çekmiştir. Hikayenin konusu da oradan geldi sanırım. İnsanların iç
dünyasına olan merakımdan. Belki de benim yapmak isteyip de yapamadığım bir
şeydi seyyah olup hikaye aramak. Seyyah olamadım belki ama Nakkal olmaya, yazıp
duygulara tercüman olmaya hep devam edeceğim inşallah. Zirâ insanların hisleri,
onların gerçek kişiliğidir ve çoğu insan kendi içinde başka, dışında başka bir
şekilde yaşar. İnsanların içlerindeki diğer insana dokunup, ona, yalnız
değilsin diyebilmeyi cânı gönülden isterim. Umarım ilerde bir çok kişinin, kalplerinde
yaşattıkları dünyalarına, yazdıklarım
ile dokunma şansım olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yapmış olduğunuz yorum için teşekkür ederiz...