1)Kitap yazmaya nasıl başladınız?
Tuhaf gelebilir ama bir rüya ile
başladım. Aslında aklımda hiç kitap yazmak yoktu. Açıkçası edebi
yönümün öğretmenlerimin ve yakın
çevremin aksine pek kuvvetli olduğunu da düşünmezdim. Ayrıca
yoğun bir iş hayatım vardı ve
kitap yazmaya ayıracak vaktim de yoktu. Fakat bir gece bir rüya gördüm
ve bilgisayarımın başına geçip,
yazmaya başladım. Bu rüya bana ilham vermişti; yıl 2018 idi… Bu
şekilde peyderpey yazdım. Araya
sağlık sorunlarım, iş yaşamımın yoğunluğu, kızımın doğumu gibi
etmenler girse de romanımı 2023
yılında tamamladım. Çoğu zaman yazdığım her şeyi silmek ve bu
işin peşini bırakmak da istedim.
Zira önüne gelen herkes kitap yazıyordu ve ‘yazacaksın da ne olacak?’
şeklinde karamsar bir düşüncem vardı. Üstelik ülkemizin ekonomik koşullarını da göz önüne aldığımızda, daha önce hiç kitap yazmamış biri olarak emeğimin boşa gideceğini de düşündüm. Fakat
sonra bir başka rüya gördüm. Bu
rüya adeta kafamdaki soruların cevabı gibiydi ve ben de bunun bir
işaret olabileceğini düşünerek
devam ettim. Sonuç itibari ile Andromedalı ortaya çıktı.
2)Yazarken tıkandığınız noktalarda
kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Benim motivasyonum genelde dış
kaynaklara bağlı oluyor. Yani eşim, dostum, ailem, hocalarım vb.
Onların bana desteği çok oldu ve
takıldığımda sık sık onların sözleri yankılandı
zihnimde. Tabi bunun yanında
insanın kendini motive etmeden yapabileceği bir şey değil bu. Kızıma
benden kalan bir şeyler olsun
istedim ve bir şeyler başarmak istedim. Böylece motive oldum ve
tıkandığım yerlerde bunlar bana
ışık oldu.
3)Kitabınızı ilk elinize
aldığınızda neler hissetmiştiniz?
Çok heyecanlanmış ve mutlu
olmuştum. İçimden ‘bir şeyleri başardım işte!’ diyordum kendi
kendime…. Sanıyorum içimdeki bu
başarma arzusu baskın çıkmıştı. Ve en önemlisi zihnimde
yarattığım bir dünyayı somut
olarak elime almak çok haz vermişti bana. ‘İşte,’ demiştim ‘Duru
(romanınım baş karakteri) artık
canlandı!’
4)Kitabınızın ana teması nedir?
Aslında özet olarak ana temanın
psikolog bir kadının dünya dışı bir varlık ile iletişime geçmesi,
ailesinin geçmişi ile yüzleşmesi
ve bunun çevresinde gelişen olaylar olduğunu söyleyebilirim. Daha
detaylandırırsak; dünya dışı
temas, epigenetik aktarımlar, rüyalar, duru görü, vizyonlar, Mısır
mitolojisi, uzaylı atalar
teorisi, öte alem gibi doğa üstü daha çok ruhani konulara odaklandığını
söyleyebilirim. Özellikle
günümüzde bu konular oldukça revaçta; sizin de fark edeceğiniz gibi. Fakat
benim bu konuda yazmamın sebebi
bu konuların revaçta olmasından çok (yani böylece çok satarım
düşüncesinden çok) çocukluğumdan
beri yaşadığım psişik deneyimlerim ve benim de çok ilgimi çeken
konular olmasından dolayıdır.
Ayrıca romanımın önsözünde yazdığım gibi bu gibi deneyimleri yaşayıp,
kendini yalnız hisseden, kimseye
anlatamayan, toplumdan dışlanan ve marjinal bir topluluk olarak
görülen bu insanların yalnız
olmadığını hissettirmekti amacım.
5)Yazma sürecinde kullandığınız
teknikler nelerdir?
Özel bir teknik kullanmadım
açıkçası. Stephen King gibi ‘günde 6 sayfa yazayım’ gibi bir düşüncem de
olmadı. Tamamen serbest bir şekilde, ne zaman ilham gelirse o zaman yazdım. Bu yüzden yazma
sürecim hem kişisel nedenlerle
hem de düzenli bir yazma programım olmamasından ötürü uzadı. Ama
kafamda hep birkaç karakter
olması ve bu karakterler arası geçiş yaparak, bir geçmiş bir gelecek
anlatımı şeklinde gitmek
istiyordum, çünkü ben de bu tarz romanları okumaktan daha fazla keyif
alıyorum. Öyle de oldu.
6)Yazma sürecinizde karşılaştığınız
zorluklar nelerdir ve bunları nasıl aşarsınız?
En büyük zorluk sağlığım oldu.
Birkaç kez arka arkaya ameliyat oldum ve bunun yarattığı fiziksel ve
ruhsal sıkıntılar nedeniyle çoğu
kez yazma isteğimi kaybettim. Buna makale yazarlığı da dahil. Bunun
yanında benim çok çabuk pes etme
gibi bir huyum var ne yazık ki… İlham gelmediğinde özellikle de en
son yazmamın üzerinden uzun bir
süre de geçmişse çabucak motivasyonumu kaybedip, pes
edebiliyorum. Bunları aşmamda
çevremin desteği ve yukarıda bahsettiğim çocuğuma bir şeyler
bırakma arzusu bunları aşmamda
yardımcı oldu. Tabi ki pes ettiğimde gördüğüm adeta bana ‘devam
etmelisin’ diyen rüyalarımı da es
geçmemem gerek.
7)Okuyucularınıza iletmek
istediğiniz özel bir mesaj var mı?
Tek verebileceğim mesaj;
Andromedalı’yı tüm ön yargılarından azade olarak okumalarıdır. Yani
onlara şu zamana kadar öğretilen
her şeyden bağımsız olarak okumalarını ve değerlendirmelerini
isterim. Böylece daha fazla
içselleştireceklerini düşünüyorum.
8)Bize kendinizden bahseder
misiniz?
88 doğumluyum. Babam asker olduğu
için memleketimin birçok şehrini gezdim ailemle birlikte. Pek
çok okul, pek çok çevre
değişikliği yaşadım. Henüz 10 yaşımdayken İzmit Büyükşehir Belediyesi
Konservatuar sınavlarına girmemi
arzu etti ailem ve girdim. Kazandım; 4 yıl boyunca Batı Müziği-
Piyano eğitimi aldım. Ardından İstanbul’a
taşındık. Lise öğrenimimi ve lisans öğrenimlerimi
İstanbul’da tamamladım. Çalışma
Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler, İnsan Kaynakları Yönetimi ve
Sosyoloji alanlarında lisans
eğitimlerimi tamamladım. Bu sırada bir psikolojik danışmanlık şirketinde
hem bireylere hem çocuklara hem
de kurumsal firmalara yönelik psikometrik testler
geliştirme/uygulama/danışmanlık
verme gibi çalışmalar yürüttüm. Bu sırada İngiltere Meridyen Enerji
Terapileri Derneği’nden Emotrance
(Hareket Halindeki Enerji), Enerji EFT’si(Duygusal Özgürleşme
Tekniği) gibi eğitimler aldım.
Sonrasında Uzman Psikolog Kazım Yurdakul’dan NLP (Nörolinguistik
Programlama) eğitimi aldım.
Sonrasında Batı Astrolojisi eğitimi aldım. Bir süre eğitimler verdim ve
danışmanlıklar yaptım. Bunun yanı
sıra Yuvaya Yolculuk Dergisi’nde 2016 yılından beri makale
yazarlığı yapmakta, Instragram
hesabımdan bilgiler paylaşmakta, astrolojik danışmanlık vermekte ve
ikinci romanımı yazmaktayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yapmış olduğunuz yorum için teşekkür ederiz...